-sürgünde-
Belalım,
Vazgeçemediğim,
Vatanım benim!
Serde gurbetin de varmış,
Senden kalma umut,
Sabah mahmurluğu gibi gözlerimdeki hüzün,
Göçebe kuşlar gibi konup göçen
Aynadaki yüzün
Senden kalma..
Bir gün gözlerim,
Bir gün dudaklarımın sıcaklığı,
Bir gün ellerim kalmış tarandığın aynada..
Derken, bir gün de kendimi bırakmışım!
Çok gecelerini seyretmişim oradan,
Duyabildiğim tek şey:
Bu insan seli içinde garipliğimiz.
Bilmiyorum,
Hangi şehrin medeniyetine gömüldü gençliğimiz?
Şubat-1976/Ankara
Söğüt dağlarında yalnız bir efe akşamları
-Erik dalında yavuklu çevresidir-
İçinde akşam safaları
Akşam safaları oy!
Kesmeli karanlığa merhabaları
Merhabaları oy!
Bu bizim hikayemiz;
Bu tipide gül koşusuna çıkan benim,
Gülü ardında bırakıp
Kasırgada savrulup giden sensin!
Seni unuttu, gecikti mevsim
Haberin var mı kardelen?
Sakın erkekler ağlamaz deme
Sabaha kadar ağladım sana
Gözpınarlarım kurudu gene
Hicranla hasret yolladım sana
Gözyaşında güller büyüttüm de
Seni trenler götürecekti İstanbullara,
Dost kalacaktık, ayrı yollarda yol alacaktık,
Yaşanmamış bu türküyü başka sazlarla çalacaktık..
Şimdi her tren düdüğü kafama takılacak,
Aklım hep sende kalacak!
Sen bilemezsin,
Gece, dom dom kurşunudur yıkar seni,
Bir yaranı saracak bulamazsın bitirir seni...
Arsız bir kapkaççı ümitlerini çalar gider,
Yarınsız, yarensiz bırakır seni...
-I-
Neydi o boynun büküşün,
Neydi o mahzun gülüşün?
Dudağında hicran mı var,
Neydi o uzun öpüşün?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!