Pervasızca türküler söylerken,
Tüm davranışlarını benimseyen bir hayvan olmak istiyorduk,
Su kadar temiz değildi sesimiz,
Ama gün gibi ortadaydı:
Kimseye zarar vermediğimiz.
Yaşamak dedim,
Serini kan bürümüş sözleri hariç,
Ah keşke diyor bir akrabası;
Yaşasaydı kırk bir yaşında olurdu.
Evlenirdi belki üç çocuğu da olurdu
Günde otuz bin nefes alırdı
Hiçbirinden şikayet etmezdi
Ey kelimelere can veren sevgili
Kayboluyorum sana gelmeye çalıştığım yollarda,
Ey kalpleri yumuşatan,
İncedir sana giden yollar ve kırılgan,
Farklıdır bütün renkleri
Akar geçer içimden görünür cumbalardan,
hadi karnın çok doydu bırak hortumunu bir kenera,
boğazıma takıldığında ekmek
yabancı görmüştüm bana bütün kan verenleri
hani bir şiir vardı da hep fillerden bahsederdi
sonra sonrası yoktu hortumu olmayanların
en zayıf nöronda kim vardı?
Pervasızca türküler söylerken,
Tüm davranışlarını benimseyen bir hayvan olmak istiyorduk,
Su kadar temiz değildi sesimiz,
Ama gün gibi ortadaydı:
Kimseye zarar vermediğimiz.
Yaşamak dedim,
gözümde akıl sözcüğü
beynimde batmış bir kirpik ucu,
mantık kokuyor terim
neyin ucundan beslenir ölüm,
bürokrasi renkli kravatım
yetmiyor söylemeye takatim gücüm.
Yeni bir kumbara kurdum
Muntazamca istiflenmiş evhamlardan,
Korkular sandığının yanına,
Bekletilmiş yalanlardan doğan
Bir aktarımlı can sıkıntısı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!