Benden çok uzakta kokuşmuş basiret,
Pervasız sonradan çıkmalar gözüme batarken,
Ne kadar caiz hayatım varsa hepsi boğazıma takılıyor,
Beynim yasaklara muska yazıp ağlayan bir şeyh gibi,
Dilim, pervasızca türküler söylerken,
Su kadar temiz değil sesim,
Dede bizi korkutma!
Yusuf'tan öğrenemedik mutluluk veren bilgiyi,
Biz dinlemedik, velakin gene de söyledi Yesevi
Divanında hikmetli sözleri.
Yükneki gösterdi,
Biz göremedik hakikatlerin eşiğini.
gözümde akıl sözcüğü
beynimde batmış bir kirpik ucu,
mantık kokuyor terim
neyin ucundan beslenir ölüm,
bürokrasi renkli kravatım
yetmiyor söylemeye takatim gücüm.
insanların diline pelesenk
hayırdan öte bir hayırlısı
bir hevesle tutulduğunda bir dala
ister kurtuluş ister daha fazlası
evet, budur belki hayırlısı
bütün algısallığım sensin
sadece bir iş başarmanın gururu değil bu,
sevmek için sevmek gibi de değil.
içsel bir duygu.
bir kez ruhundan tuttu mu,
bırakmıyor,
Düş kırıklığı mı?
bu hüzünsüz ani ayılan karanlık,
zihnindeki resimlerin,
karlı dağ olsa erir silueti
sarsılıyor dudaklarındaki ağlamaklı titremeler
genişlemiş gözbebeklerinle
bulutlara değen
tuzlu suları ayaklandıran
fırtınaları benim gereksiz soluğum mu çıkartıyor?
denizin bütün suyu
düşünsel bir kan lekesini yıkamaya yetmez.
belki de bu yüzden
Size bir şarkıdan bahsedeyim mi?
Şairin hasının ayak sesinden tanıdığı
Ne bir halk türküsü
Ne gönülden bir nağme
Ne de milyonları dans ettiren popülerite
-ekmek parası-
Ne güzel de biliyorsun oturmasını
Pişmiş yalan tuğlalarından kurduğun evde,
Akıttığın gözyaşlarıyla boyarsın duvarlarını,
Bel tutulman olmasın diye
Tutulmayan sözlerden yapılmış yataklarda yatarsın,
hangi melun söndürdü günümü
gözlerimi yumup seyre dalacaktım
dalgaya kapılmış gemiden çok uzak
eski saadetimle bir dala tutunacaktım
çırpınıyorum
pervasız serçeler gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!