Şikayetim yok bana düşen damladan
Kar yağmış kaderimizin ruhuna
Bereket değil mi bu, kara toprağa
Gelmedik mi, biz de ondan
Gel gelelim yaradan
Yarları da yaratmış topraktan
Gözlerimde kaldı silüetin
Bir bedduanın çemberinde sanki
Bütün dileklerin
En az senin kadar
Ben de makyavelistim
Şuara suresinden çok korkuyorum
Gerçekten cehennemlik midir şairler?
Alevler kuşatıyor her yanımı düşünürken
Kaçıyorum durmadan
Her yanım durak her yanım menzil
Zihnim kesiliyor yollarda
Pervasızca türküler söylerken,
Tüm davranışlarını benimseyen bir hayvan olmak istiyorduk,
Su kadar temiz değildi sesimiz,
Ama gün gibi ortadaydı:
Kimseye zarar vermediğimiz.
Yaşamak dedim,
Dudaklardan dökülürken bir dal sigara,
Küllerinde yılların yorgunluğu
Bana verilmiş mühleti doldurmak için bekliyordum sadece yolculuğu
Ne zaman bir yarış başlasa,
İlk kaybeden oluyordum peşin peşin
Doymuyordum yenilgiye,
Ben deliye
İnanmaz kimse,
Balıkların arasında yaşayan bir orman kurdu düşün,
Ne işe yarar rüya görmek,
Ömrümün son anında
Ne geçer karşı denizden,
Şimdi kanıma nimet diye giren şuur
Yer çekiminden bile dengem bozulur
Eski küfürbaz bir nisan yağmuru
Aşık etti fabrika hatası gönlümü
Sanki bir an bütün düşler düştü yakamdan
Sandımki kalmadı küflenmiş anılarda yaşayan
Çok yokuştu,
Ruslarla çay içmeye gidiyorduk Çernobile,
Çoktan ezilmişti telefonum, bir kamyonun tekerinde,
Oysa haber bekliyordum sefaletten,
Belki ben gidiyorum derdi
Bize çarpan şeyi teşhis ederken.
Çilingir ile açmış yüreğimi
İç sıkıntısının iç organım olduğunu görünce
Kaçmış hemen kendi,
Kendi kaçmış ama çilingir kalmış,
Konaklamış yüreğimde
Bir de sofra kurmuş,
Yüzümüz çok kara,
Babamız bizi sevmemiş çirkiniz diye
Alnımız ak olsa ne çıkar zifiri karanlıkta
Toz pembeymiş hayat en tatlı anında
Yarın varmış bugünden sonra
Bugün sen hoşçakal,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!