İstanbul her zaman İstanbul
Oraya gitmek için/de yaşamak içinde;
İçinde bir sebep bulur insan,
Her zaman
Adını söylemeyi
Öyle özleyeceğimi, böyle hissediyorum
Ceza ise verebileceğin,
Özlet!
Sıcaklığın, virane bacamda kasvet
Gardırop kadar karanlığız şimdi
Ayrı kalmamak için ne yaptıysak
Bir türlü yaklaşmak, o kadar incelmedi
Şapka mı gördüm bir göz alıcı takı hani?
Bu kez fular mı demeli bilmem hangisi?
En çok diyebilmek için bir tutam ayırabilmeli
Zaman bütün ayrılıkları
Bakmaya ramak kalacak kadar saklıyordu
Ne ile nerede, ne zaman karşı karşıya gelindiği,
Zaman tarafından önemsenmiyordu
Bütün yalanları inkâr ediyor gözler
Üzüntü yüzündendi
Bıyıklarımın saman sarısına bürünüşü
Sonbaharı üst dudağımda yaşayışım
Kış karası sakalım
Ağaran saçlarım
Yaz gecesi gözlerim
Yarın bu saatlerde yine görebilsem seni
Yine aynı yoldan geçsen yavaş yürüsen
Bir dize bekleyişi sersem kaldırımlı yollarına
Esnafa haber salsam herkes hazır bulunsa
Şölen varmış gibi çınarı süslesek baharınca
(Adına kurşun Geçmez Yiğit) *
Bugün otuz bir temmuz ve pazar
Anneyim ben babayım, ablayım, kardeşim…
Yirmi kubbelide ikindi namazına müteakip
Devleti, askeri ve milleti bir arada görebildik(!)
Sakarya’dan döndüğüm akşam
Beni duyamaz, göremezdin
İçim kabarmış,
Bir başka dönüş yolculuğu tasarlıyordum
İstemeye istemeye yanaklarımda ateş;
Kendimi bir terasta,
Aç ile lık ekini ne kadar ayırmak istiyorsam
İnsanlık ile lık ekini o kadar birleşik, birleşik…
Hele bir görseniz orası Somali orası Filistin…
Yahu yanlış olmasın?
Türkiye’dir adını gizledikleri…
İlk yudumdan beri
Hep yarım bıraktığım şaraplarım
Benimle kayan yıldızlara
Yetişebilmek içindi
Ve hiç bir zaman
Cisme gölge olamayışları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!