Bit tün
Anıklaşsın öksügen
Kız, kanı kızdır
Sonunda gelsin gün.
Göğsünü ger, belin kırılana kadar
Oysa ruhsuz sanarlar güzleri
Bu son olsun
Ellerime öyle bakmayayım bundan sonra, gözlerimin karnı doysun
Lekesi kalmadı, istemediklerim dışında bir ben varım artık yalnızca
Karın bile üstüne bırakmaz izini, öldü, gelmeyecek korkularım
İçimde, doğarken yandaş olmayan ne varsa yitti
Adını anmayacağım, en büyük başarım olacak bu sessizliğim
Büyü
Yapacak, diyecek şeyler hep bulursun
Bir kuşun kanadından sarkıp
Bir aslanın yelelerinden tutup
Bir kaplanın ayak izinden atlayıp
Hepsinden aralıksız izlemek dünyayı
Bir deri doğrayıcı, ayaz habercisi
Bir cehennemin en bağırışlı kesimi
Bir gün parmaklarının arasında güçsüz ateş böceği
Bir ömür beynimdeki uslanmayan başkişi
Böylece çok sen, bir ben varız burada
İlk damla,
Senin terin
Doğduğu yer alnın.
Hep en kısa yolu seçti
Dünyayı, sen düşüşünü yavaşlatırken tanıdı
Göğsünde büyüyüp karnında serpildi
Bilmek istediklerim kadar versem geriye senden ne kalırdı
Örneğin hâlâ bilmiyorum boz, ak ve kara bulutları nasıl yoğurduğunu
Raflara istifleyip zamanı geldiğinde kaç top hamur kullandığını
Dirseklerine kadar kaç kez sıyırdığını, ardını görmek isteyeceğim ince kolu
Bazen zanaatkar havasında aceleci ve kararlı, teri düşse aldırış etmeyen
Bazen terzi dudağına sıkışmış bir iğne oluyorsun
Düşünürken dudaklarından belli belirsiz
Bir ses belki anlatmak istercesine çıkan
Yeni gelen günün kutsallığını anlatan aziz
Bir itiraftır muhakkak dökülen ağzından
This is the winded story of an ugly sailor traveled every sea
Such a despair, sadness he faces behind gates closing each time, ere he sees through.
Hard to admit he really knows, all that burden for an initial, all he gets his chest blue
It is hard to pocket each of them, since non of the gates shows true
Being heavier for his swollen shoulders, carious bones and his crew as he carries the gates to done-mountain
Which is a place with the gates taken along a long distance to be piled on by the captain
İnsan bir yana insanlık ile
Dünya da aynı yana
Hür dilim varırken her şahsa günaydına
Ne şiirler
Ne destanlar yeter gözlerini açmana
Dostluk ayın her parlayışıysa senet
“Bu da ne?” Dedi sağdaki balık soldakine
“Görmüyor musun?” diye öfke yağdı sağdakine
“Birkaç parça yaprak ve biraz su!”
“Bu da ne?” dedi soldaki balık kendine
Bence, dedi sağdaki balık, bu bir düşün kağıda izdüşümüdür.
“Sana mı sordum, söylesene, ya da sus.” dedi soldaki,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!