Bit tün
Anıklaşsın öksügen
Kız, kanı kızdır
Sonunda gelsin gün.
Göğsünü ger, belin kırılana kadar
Oysa ruhsuz sanarlar güzleri
Bu son olsun
Ellerime öyle bakmayayım bundan sonra, gözlerimin karnı doysun
Lekesi kalmadı, istemediklerim dışında bir ben varım artık yalnızca
Karın bile üstüne bırakmaz izini, öldü, gelmeyecek korkularım
İçimde, doğarken yandaş olmayan ne varsa yitti
Adını anmayacağım, en büyük başarım olacak bu sessizliğim
Büyü
Yapacak, diyecek şeyler hep bulursun
Bir kuşun kanadından sarkıp
Bir aslanın yelelerinden tutup
Bir kaplanın ayak izinden atlayıp
Hepsinden aralıksız izlemek dünyayı
Bir deri doğrayıcı, ayaz habercisi
Bir cehennemin en bağırışlı kesimi
Bir gün parmaklarının arasında güçsüz ateş böceği
Bir ömür beynimdeki uslanmayan başkişi
Böylece çok sen, bir ben varız burada
İlk aklıma gelişin geminin köprü altında oldu. Panoların üstüne güneş vuruyor, jurnalde sürü halinde dolaşan balık sürüsü gibi denen suyun üstüne de, bir sürü bomba patlıyor. Fotoğraf çekiyorlar daha doğrusu. Ölümün yanına yapılacak bir ziyaret neden onu da görmeye gitmediğimizi sorgulatıyor. Bilincin kapısı açık sözcükler aralarında nokta istemiyorlar bu benden sana akış yalnızca istiyor ne olursa başına ve sonuna neyi getirirsen tamamen o olmak istiyor uzayın bu denli önemli olması anlamsız geliyor Dünya soluk alabilecek tek yerken ama uzayın bu ölümü ne kadar sürede gerçekleştireceği asıl merak konusu belki orada da yaşanılan süre Dünya'dakinden farksız belki daha yaşam uzatıcıdır yüreğini elime alıp sıkmalardan başka baş dönmesi kapı kolu düşen kapı tutularak kaldırılan sonra çevrilen kilit üstünden günlerdir her gün beş kez geçilen ama asla parlamayan çünkü parlayabilmesi için üretilmeyen belki o sırada sevişmekle meşgul olduğundan dolayı o özelliği eklemeyi unutan işçinin kilometrelerce uzaklıktaki kaynayan suyu yağmur damlası gibi çiyle aynı etkiyi yapıyor çünkü yas hep pazarlıkta kalmış uyuşmalar ve karıncalanmalar zorluyor paspası çok su kullanırsan çok parlar ama az kullanırsan hiç parlamaz ama çok kullansan da az kullansan da su er ya da geç buharlaşıp başkasına sevişmekle meşgul olduğundan yapmayı unuttuğu bir şey için birçok etkiye neden olacak kanatları kesilen martılar mı yer altına çöpler gizlendikten sonra serçeler mi hiç görmediği halde sevilen albatroslar mı hiçbiri değil bozuk doğduğu için yuvasından atılmış bir saksağan sanırım bu da kendime ilk kez itiraf edişim bunu belki de ilk kez anlam yükleyişim o bozukluğa saçma bir varlığın oluşum öyküsü nelerden oluşur hiç bunun matematiği veya formülü oluşturulabilir mi büyüler gibi yüksek teknolojili aletler nasıl altın çıkararak günde daha az zayıflamaya yetecek ülkelerde var senin koskoca gözlerin ne kadar büyük görüyor burayı kaçmam gerek yoksa yanıp kül olacağım merceğin odağında olmaktan dolayı mutlu olmalıyım bir yana sen yazmak zor hem de çok sefil duygular ve suyun kapısı küçük düşürücü her sözcük ve her düşünce berbat geliyor yıldızlardan ve gezegenlerden söz etmek bile asılı kalmak ölü kalmak gibi uzayın her noktası asılı bırakıyor şu an ayaklarım yere değmiyor ve hissetmiyorum çamuru hissetmiyorum ama çekim gücüne kapılmalıyım yavaşça aşağı inerek ölmemek gerek merkezkaçına yakalanmalıyım etrafında dönerek ama koşarak çarpmalıyım üzerine hiç durmayarak damarını çekerek etini yaran fotoğraf gibi attığın bütün görseller çarpık koskocaman baş dönmesi yapıyor bütün ekim biçim bütün bu cinayet dönemi boyunca sağ gözümün sağı seğirdi ve kitaplar hep kahırdan söz etti geleceği biliyormuş gibi susmadılar ama değişse de çöp olsalar en uzaklara atılsa paslansalar her sayfaları yakalarım gibi katlanmasa bir çamaşır makinesi temizlerken patlasa giymesem asla hep bütün çirkinliğimle çıplakça dursam kurusam asılmış balıklar gibi bağırsaklarım içimde şişse patlatsa karnımı beynim eriyerek oradan aksa yere düşen pislik ağacı büyüse bir orman yangınıyla ben de yansam içinde affetsen herhangi bir zamanın öncesinde ya da sonrasında ama bu çok geç olmasa soğuk ve eksi basınç kızarttı çoktan tenimi tam kenarında duruyor durmanın soluğum hiç durmasa bu algının akması gereken yerlerden biri de güzel duygular anlamadığım yüreğin kadar dursan ve baksan bana bilimlerin geçiyor her seferinde yazdığımda sana rahatız olmaya başladım o kötü öyküyle anılmandan kurşun izinde yalnızca senin harflerin olsa ve dayanamıyorum daha fazla.
İlk damla,
Senin terin
Doğduğu yer alnın.
Hep en kısa yolu seçti
Dünyayı, sen düşüşünü yavaşlatırken tanıdı
Göğsünde büyüyüp karnında serpildi
Bilmek istediklerim kadar versem geriye senden ne kalırdı
Örneğin hâlâ bilmiyorum boz, ak ve kara bulutları nasıl yoğurduğunu
Raflara istifleyip zamanı geldiğinde kaç top hamur kullandığını
Dirseklerine kadar kaç kez sıyırdığını, ardını görmek isteyeceğim ince kolu
Bazen zanaatkar havasında aceleci ve kararlı, teri düşse aldırış etmeyen
Bazen terzi dudağına sıkışmış bir iğne oluyorsun
Düşünürken dudaklarından belli belirsiz
Bir ses belki anlatmak istercesine çıkan
Yeni gelen günün kutsallığını anlatan aziz
Bir itiraftır muhakkak dökülen ağzından
This is the winded story of an ugly sailor traveled every sea
Such a despair, sadness he faces behind gates closing each time, ere he sees through.
Hard to admit he really knows, all that burden for an initial, all he gets his chest blue
It is hard to pocket each of them, since non of the gates shows true
Being heavier for his swollen shoulders, carious bones and his crew as he carries the gates to done-mountain
Which is a place with the gates taken along a long distance to be piled on by the captain
İnsan bir yana insanlık ile
Dünya da aynı yana
Hür dilim varırken her şahsa günaydına
Ne şiirler
Ne destanlar yeter gözlerini açmana
Dostluk ayın her parlayışıysa senet
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!