Neyzen Tevfik, Aşk ve Gülce
Mustafa CEYLAN
**********************
NEYZEN TEVFİK ve AŞK Derler ki;
Derler ki;
Gün olmuş, nasıl olmuşsa olmuş, Neyzen Tevfik, İstanbul gençlerinin arasına düşmüş.Gençler bir halka teşkil eder şekilde oturmuşlar ve birbirleriyle şakalaşmaktalar.
Maksatları Neyzen´i konuşturmak ve bu ünlü şairin başından geçmiş aşk öyküsü varsa onu öğrenmek.
Halkanın en başındaki delikanlı:
-´Arkadaşlar, bugün herkes başından geçen bir aşk öyküsünü anlatacak. Hiç saklamak ve saklanmak yok.Bugün itiraf günüdür. Ona göre! Şimdi ilk olarak ben anlatıyorum, hem de ilk aşk öykümü. Sırayla anlatacağız! Tamam mı? ´
Eski devirlerde, özellikle Osmanlı döneminde, yabancı memleketlerden gelen resmi yazıları veya oraya gidecek yazıları tercüme etmek, yazmak önemli bir mesele idi. Tercüme ile uğraşanlar, yabancı dil, hem sadece bir değil, bir kaç dil bilmek zorundaydı. Bu sebeple de tercüme işinde görevli olanların çoğu da İslâm olmayanlardı. Ve o devirlerde yabancı dil bilen gençlerden meydana gelmiş bir TERCÜME ODASI kurulmuştu.
İşte, batı tesiri deyip durmadayız ya, bu 'Tercüme Odası' nın etkisi hep...
Tanzimat ve benzeri gelişimler hep tercüme odasınından ilham almıştır. Kaynak orasıdır yani...
TUĞRA; tek bir dörtlük, özün özü. Mühür,sonuç.. Ciltler dolusu sözü dört mısrada söyleyebilmenin adı.
GÜLCE adını verdiğimiz EDEBİYAT AKIMI' mızın öncülerinden olan OSMAN ÖCAL kardeşimin, hem GÜLCE mize ve hem de Türk Şiirine kazandırdığı TUĞRA isimli bu NAZIM TÜRÜ'nü ele alalım, olur mu?
ÖNCELİKLE; Tuğra, TEK DÖRTLÜKTEN MEYDANA GELMEKTE ve 'şair dilerse bunun BEŞLİK tarzını da yazabilir' diyerek, tarzın önünü de açmaktadır.
Mânevî babam, rahmetli Ahmet Tufan ŞENTÜRK'ten duymuştum:
Günlerden bir gün, Ahmet Tufan Şentürk Ankara Hipodromunda girişte bilet satan görevli; Orhan Veli´ de her hafta at yarışı oynamaya gelmekte Hipodroma. O tarihe kadar her ikisi de katı-kuralcı ve taviz vermez hececi...
O tarihte olan oluyor işte. Orhan Veli ve arkadaşları YENİ BİR EDEBİ AKIMIN İLK ADIMLARINI ATIYORLAR.
Ahmet Tufan, Orhan Veli´nin bilet almaya geldiğini görünce yapışıyor yakasına.
Günlerden bir gün, Ahmet Tufan Şentürk Ankara Hipodromunda girişte bilet satan görevli; Orhan Veli´ de her hafta at yarışı oynamaya gelmekte Hipodroma. O tarihe kadar her ikisi de katı-kuralcı ve taviz vermez hececi...
O tarihte olan oluyor işte. Orhan Veli ve arkadaşları YENİ BİR EDEBİ AKIMIN İLK ADIMLARINI ATIYORLAR.
Ahmet Tufan, Orhan Veli´nin bilet almaya geldiğini görünce yapışıyor yakasına.
-´Kaç asırlık şiirimizi niye çarpıttınız? Bu nedir? Şiir böyle mi olur? ´
Diyor.
Orhan Veli diyor ki;
ANLAŞILIR OLMAK
'.....Nesir hakkında Tanzimattan evvelki edebiyatımızda uzun ve esaslı bir fikir mücadelesine rastlamıyoruz, o edebiyatın asıl sıklet merkezini NAZIM(ŞİİR) teşkil ediyordu. Büyük şairlerimizden olsun, diğer bazı meşhur kimselerden olsun nesir yazanlar bu hususta ARAP GRAMER VE SENTAKSININ KAİDELERİNE RİAYET EDİYORLAR ve SAN'AT İTİBARİYLE DE MEŞHUR FARS YAZICILARININ USÜL ve KAİDELERİNİ örnek tutuyorlardı.
ŞİİRİMİZDE YENİLEŞME HAREKETLERİ İÇİNDE
Yahya Kemal Beyatlı Ve Gülce Aruz
Türk şiiri kendi mecrasında akışını devam ettirirken, şiirde 'kemalât' derecesine ulaşmış bazı kendi sevdalıları tarafından YENİLEŞTİRİLMEYE de çalışılmıştır. Şiir yolculuğumuzda, bizi en çok derinden etkileyenler de bu 'yenileştirmeciler' olmuştur. Bunlardan birisi de YAHYA KEMAL ' dir.
Beş Hececiler;
Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç,Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy ve Orhan Seyfi Orhon’dan meydana gelen bir edebî topluluktur.
Memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik gibi temel konuları bulunan beş hececiler, şiire aruzla başlamışlar, hece ile devam etmişler ve hecede başarılı olmuşlardır.
-Anadolu ve Anadolu insanını, vasat insan tipini şiire sokarak, süsten uzak, sade ve özentisiz bir yol izlemişlerdir.
Sayın Mustafa Ceylan;
'Erzurum Gelin Geldi Gölü Efsânesi' şiirinizi okudum,. Çok beğendiğimi ifade etmeliyim, elinize sağlık
EREN HAKKINDA YAZILAN YAZILARIN BİR KISMI
ARİF'TİR O
Arif’tir arifliği vurur yüzüne
Bakarsın Eren’lere karışır bazen
Mevlana’ca düşünür, Yunus’ça konuşur
Kâh derviş olur, kâh semazen
Kars’tan ta Edirne’ye
Edirne’den ta Kars’a kadar
Yekvücut Anadolu O
...
SABİT İNCE' NİN ŞİİRSEL YOLCULUĞU
“Kim ne derse varsın desin,
Benim derdim Anadolu.
Dost düşmanım bunu bilsin,
Benim derdim Anadolu.
Varım yoğum feda olsun
Canım, kanım helal olsun,
Ben de varım diyen gelsin,
Benim derdim Anadolu.
Dağları gard ...