Gönlümün en ücra köşesinde,
Adını bilmediğim bir sızı büyüyor.
Biliyorum, herhalde bana ait,
Ne sen dokunabildin ona,
Ne ben susturabildim.
Gönlümün en ücra köşesinde,
Adını bilmediğim bir sızı büyüyor.
Biliyorum, herhalde bana ait,
Ne sen dokunabildin ona,
Ne ben susturabildim.
Gönlümün kıyısında bir fırtına koptu,
Sessiz çığlıklarım dalgalara karıştı.
Ne sevdamı anladın, ne acımı gördün,
Yüzümdeki yağmur, içimdeki boran.
Ne zorla girerim, ne de kapında beklerim,
Gururumu ezdirmem, kalbimi yitirmem.
Akıl bulandı.aşk ile hülyalara daldı
Ağrılar acılar yürekte sızılar çoğaldı
Arzular özlemler huzurun yerini aldı
Aymaz kahkahalar seninle mazide kaldı,
Allah herkesin gönlüne göre versin inşallah...
Dost zannetme her yüzüne güleni,
Tökezleyip düşünce dost dediğin bell olur,
Dik yürürken yanındayım diyenleri geç gönül.
Duyulan mihnet ile muhannet mi hallolur,
Her duygunu hal dilinden anlayana aç gönül.
Gönül ağacı bu, nazlı bir fidandır başta,
Sevdalar yesertir, açar tomurcuklar aşka.
Kimi taptaze sürgün, kimi yalan gibi çürüktü,
Fırtınada dal kıran, zamansız yaprak dökenfi,
Es deli rüzgârım, es salla gönül ağacımı coşkuyla,
Varsın dökülsün ne varsa, yıkılsın ağaçım gerekirse köküyle...
Gönül bağın açma her gelen yele,
Sırrı ifşa etmek hiç düşer mi dile?
Aşk şarabı sunan o badeyi al eline,
Her kadehte bin bir divaneler var...
Bu âlem misali bir rüyadan ibaret,
Gönül bahçemde bir veda rüzgarı,
Savurdu her çiçeği, yaktı her anı.
Şimdi ben, kim bilir hangi uzak diyardayım,
Sen, her yüzde beni arayan bir yabancı.
Sözlerimde saklı kalan o son yemin,
Gönül dağlarımı duman bürüdü,
Yaş döktü gözlerim, sevdam savruldu.
Kimi zaman hüzün, kimi zaman aşk vurdu,
O gün bu gündür, hayatım çileyle doldu.
Ozan mustafa yanık bağlama çaldı,
Gönül han değil, dergahtır,
Her gelene açılmaz kapısı.
Bir kez eşiğinden içeri adım attı mı,
Dönmek olmaz, haramdır vedası.
Gönül aşk, ateşiyle yanan bir ocak,
Sırlara açılan kutlu bir bucak...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!