Oysa sen,
Güzel sözlünü kaybederken
Ben de,
Güzel gözlümü kaybetmiştim
Şimdi
Acılı gözlerden toprağa düşüyorsun her gece
Bu kent senin kokunla uyanıyor sabaha
Dünden kalma sensizliğin sarhoşluğu
Ruhumda garip bir çakır serzeniş
Ellerim, kaderimi gırtlaklamaktan nasırlı
Yüzümde kimsesizliğin portresi asılı
Bana
Sigaramı yakıp da
Veren kadın
Yüreğim yakıp da
Koydun buralarda
Şimdi her sigara yaktığımda
İki ayrı sabaha uyanıyorum,
Biri senli, diğeri belli.
Ve iki ayrı dünyada yaşıyorum sanki,
Biri veballi,
Diğeri tabiatınla şekilli.
Ve iki ayrı ruh;
Birçok şeyi bırakacaksın geride
Mesela yürüdüğün onca yolu
Aldığın onca nefesi
Hiç birisi geri gelmeyecek
Geriye bakıp
Derin bir of çekmekle kalacaksın
Benimkisi seni sevme boşluğu,
Öyle dolu laflarla olmuyor,
Mısra mısra dizsem de seni sayfalara,
Hecelerini ölçmek bana iyi gelmiyor.
Farklı bir boşluk işte;
Hiç okumadan ezberlenen
Şarkı sözleri gibisin
Tamamen bilinçaltı
Bir o kadar
Ruhumun derinliğine işleyen
Eğer aklımda olmasaydın
Saklımda tutmazdım seni
Böyle her gece
Seni süslü hecelerle tanımlamazdım
Susmazdım böyle gözlerine karşı
Bedenin bana yaklaştıkça
Yürekten yazılan bir şiirin son satırı gibi,
Akla gelmeyen cümlelerden ibaret sessizliğin.
Gözlerinde ki ışıktan aldığım ilhamla,
Dirhem dirhem büyüdü içimdeki sevda.
Sen, “ümitsiz aşk” şekilleri çizen boşluklara;
Koşu bandında olsa da,
Sen bana en iyi gelenimsin,
En ağlamaklı zamanımda güldürenim.
Tükenmiş gözyaşıma, şükredenimsin.
Sen benim en iyi sevenimsin.
Yağmursuz toprak kokum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!