Beni bir yerlere çağırın
Etrafımız dağlarla çevrili olsun
Uzun sürmeli yolculuğum
Mümkün olduğu kadar gecikmeli kavuşmamız
Zeytin toplayan kızlar göstersin yolumu
Türküler dökülsün dudaklarından
Yüzünde kurak bir esmerlik hâkimdi
Gülüşü alabildiğine ve inadına tozlu
Dudaklarında şehvetinden çok dünyanın kahrı
Hiçbir tadı duyumsamamıştı damakları
Konuşmak filan değil düpedüz bağırıyordu
Sesinde ne bir tonlama
Gelip dikilin kapıma
Filtresiz sigaram eşliğinde öksürüğüm
Y a d a!
Daktilomun sesi duyulmuyorsa
Bilin ki ölmüşümdür...
Alıp başımı gidiyorum
Yolculuk yıllar sonrası
Ardahan'mış görev yerin
Yaşımız kaç tam olarak bilmiyorum
Ama epey zaman geçmiş üstünden
Kimsenin kitabına küfretmemişim
O gece pırıl pırıldı Ankara
Yıldızlar yere inmişti sanki
Ben çay içtim
Oysa kırmızı şarap
Sonra birlikte yürüdük
Cinnah'tan Atatürk Bulvarına
Beni rahat bırak ihtiyar
Meşgul bir adamım ben
Çok mühim işlerim var
Otuz yıl sonra doğacaklar
Kırk beş yıl sonra delikanlı
______________Genç kız olacaklar
Ben o zamanlar neremden bakarsanız bakın keldim
Ağzı sulanıyordu Ümraniye esnafının Elhemdürillah derken
Boğaz manzaralı aşklardan söz ediyorlardı İstanbul’da
Ergenliğimin fahişelerini özlüyordum Harbiye sırtlarında
Ellerimi arıyordum kollarımın uçlarında parmaklarım yok
Ayaklarım şaşkın, ezberimdeki bütün adresler yırtılmış
İlk okulu birlikte okuduk Kenan’la
Sonra çobanlık yaptık
Orta Lise nerdeeee
Pederlerin cüzdanını aşırıp bir gece
İstanbul’a kaçtık sene seksen üçte
Bulaşıkçılık yaptık
'Gözün aydın' deyin çocuklar
Sonunda o döndü bu şehre
Ona gidiyorum belli oluyor değil mi
Birde şu titreyişler ve korku olmasa
Bana şans dileyin çocuklar
Benim en büyük dileğim di
Buluşma yerine ilk ben geldim
On yıl öncesine dayanır bu randevu
Sözümüz sözdü koşullar n'olursa olsun
O sabah çok erken kalktım
Üçüncü sınıf bir otel odasıydı
Yıllar öncede kaldıydım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!