Murat Demirci Şiirleri - Şair Murat Demirci

Benim için işin en zor kısmıdır işte burası. Genelde bu bölüme insanlar bir düzine eğitim hayatı yazarlar, bilmem nerede ilk, Orta, Lise, Yüksekokul, Mastır, Doktora… Bilmem ne bilim dergisinde yayınlanmış bilmem şu kadar makale…
Ah ne büyük bir güzelliktir kimse benim gibi bilemez bunu. 1985 filandı galiba, Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesinin karşısında bir Cafede 2 ay bedava çalıştım. Üniversiteliyi yakından görmek, onları hissetmek için. Kocaman cetvelleri, pergelleri vardı ve dünyayı ölçüp biçiyorlardı benim için. İşe gidip gel ...

Murat Demirci

Bana bir Atatürk portresi çiz kardeşim
Heykeltıraşlar gibi haksızlık etmeden
At üstünde olmasa da olur
Bir sokakta insanlar arasında yürürken

Bana bir Atatürk portresi çiz kardeşim

Devamını Oku
Murat Demirci

Orhan Pamuk son bir haftada bizi yordu, oysa ne güzel ne kolay yaşayıp gidiyorduk, alkolsüz içkiler gibiydik yada zilzurna sarhoşmuş gibi, Galatasaray, Fenerbahçe, şike iddiaları, Deniz Seki hanımefendinin aslında evlenip boşandığı, Gafurun pijemaları, Oryantal star, Tülün, Caner… Bunu laf sokmak için söylemiyorum, bende bunların kıyısında köşesindeydim. Fakat konuştuğumu sandığım bu müthiş dilin Orhan Pamuk yorumuyla aryasını dinlemek benide yordu. Yazıyla uzaktan yakından az çok ilgisi olan her hangi birisi olarak coşkumu, sevincimi bambaşka boyutlara sürükledi. İnternet kablomu koparıp atmak istedim, tv kumandasını hiç hatırlamayacağım bir yere saklamak, cep telefonumdan uzaklaşmak, son 2 yıldır sabırsızlıkla okumamı bekleyen ve benim görmezden geldiğim kırkın üzerinde kitabıma yönelmemi sağladı. Tembellik edip daha derin, daha insancıl ve daha yaratıcı bir eğilim içine girip, yaşadığımız şu son bir haftaya bir kez daha bakma zahmetine katılsak. İnanın bir çoğumuz böyle düşünmeye başlar. “Türk milletini aşağıladı” deyip işin içinden sıyrılmak, bir futbol maçı sonrası “topa ayağının içiyle vursa gol olurdu” demek kadar basit, emek gerektirmeyen zavallı bir yaklaşımdır. Adama sorarlar 45 dakika boyunca Türk dilinde bütün dünyaya seslenmiş ve 49 dilde bu dilin edebiyatını, bu dili konuşan insanların sancısını, sevincini yaymış bir yazarın, bu dili konuşanları aşağılaması mümkün müdür? her şeyi bir tarafa bırakalım, varsın böyle demiş olsun “Bir milyon ermeni öldürüldü” Peki biz buna cevap olarak Orhan Pamuk’u ret etmek yerine, şu kadarda Türk öldürüldü demek daha akıllıca olmazmıydı? Çernobil gibi bir şeydir bu o dönem ölüm vardı ve çok insan öldü. Bu bölge ne yazık ki tarih boyunca ölüm tarlaları gibi, sadece kendi sınırlarlımızı kastetmiyorum, Ortadoğu dahil, burada insanlar ölmek zorundaymış gibi kanıksandı. Burada ölecek olan insanların nasıl ölmesi gerektiği düşünülerek yeni silahlar tasarlandı. Bu silahlarla birbirimizi öldürmeye devam ediyoruz. İçinde yaşadığımız yüzyılın şehitlere gereksimi kalmamıştır. Hiç kimse bana 20 yaşında bir delikanlının ölmekte haklı olduğunu anlatamaz. Hiç olmazsa şu kadarına olsun isyan edemezmiyiz, İYİDE NEDEN ÖLENLER HEP VAROŞLARDAN, NEDEN HEP TAŞRA MEZARLIKLARINDA ŞEHİT MEZARLARI” İstanbul boğazının her iki yasına şöyle bir bakın, Kaç tane Samsun’un Çarşamba ilçesi eder? Peki Boğazın her iki yakasındaki insanlar nende şehit olmuyor? Neden hep küçük kasabalar, köylerdeki başörtülü bizim analarımız şehit analarıdır? Bu kürklü teyzeler evlatlarını domuz derilimi doğuruyor neden? Daha çok ölmenin daha çok onurlu olduğunu savunmasak artık. Sahtekarlığın kendimizi kandırtmaktan başka hiçbir işe yaramadığını bilsek. Hitler dünyanın en vahşi, en korkunç yüzüydü, günümüz Almanya’sının saygınlığına gölge düşürmeye yetmedi. Osmanlı bizim en ilkel yanımızdı, nüfusun yarısı diğer yarsının hareminde cariye olarak sürdürdü hayatını, neyiyle öğünüyüm? Matbağayı bu topraklara sokmayıp, yazlı metinden yoksun bir tarihimizin olmasıylamı? bende “padişahım çok yaşa” kalmadı, sizlerde de olmadığını biliyorum. Yeter ki içinde halen yaşamakta olduğumuz dönemin insanı olarak tadına varmasını bilelim. Nasıl ki Orhan Pamuk babasının bavuluyla öğünüyorsa, bende benim babamın her defasında beni dersten kaldırıp “Bizim köyden memur çıkmaz git bak bakalım öküz samanını yiyor mu” deyişinin hesabını sormalıyım. Uzun yazıları okuma alışkanlığı olmayan bir topluma uzun yazılar yazmak okunmamayı da göze almak demektir. Bu kadarını göze alamadığım için kapatıyorum. Teşekkürüler Orhan Pamuk, teşekkürler sana konuştuğum dili bana annemin “oğlum nerdesin” deyişi kadar içten samimi bir tatta olduğunu bir kez daha gösterdiğin için.

Devamını Oku
Murat Demirci

Var mısın benimle
Otuz yıl birden yaşlanmaya
Yani sen elli üç bense elli yedi yaşımda
Benim saçlarım daha da dökülmüş
Senin saçlarında aklar
Var mı cesaretin

Devamını Oku
Murat Demirci

Ne zaman seni düşünsem göz bebeklerime çiğ düşüyor durup dururken soğuk bir ter, ansızın halsizlik, oturup bir duvarın dibinde kendi kendime “Allah rızası” için diyorum, bilen biliyor ya yinede bir kez daha söyleyim, çok az sevap işledim, içim dışım günah dolu ve bir kerecik bile pişman olmadım, tövbe ederken görülmüşlüğüm yoktur. Bütün hayatım sana bir şeyler yazmakla geçti, hatta seni hiç tanımıyorken bile kendime seni anlatım, onun içindir ne zaman yanıbaşımda dursan, teninden tanıdık bir sevgili buharlaşıyor, bağımlısı olduğum o kadınsı gücüne teslim oluşum, bir nevi yeni bir zafere dönüşüyor. Seni düşünmek en boktan şarkıların bile bir yerinde bir hüznün olmasına sebep oluyor ve kurtarıyor bütün söz yazarlarının namusunu iki paralık olmaktan ve hiç bir zaman kurumuyor saçların, ne zaman başımı çevirsem ıslak, sırtında “çek al beni kurtar” diye çığlık çığlığa bağıran, en ufak bir esintide kendini savuran görüp görebileceğim en şımarık en şirret eteklerin. Ben senin yanında her saniye biraz daha güçsüzleşmekten korkmuyorum, ben senin yanında her türlü saçmalamayı büyük bir ustalıkla kıvırmayı seviyorum. Sonra her defasında nedense sızıp kalan benim ve her defasında üstüme üzenle örttüğün battaniyenin altında kan ter içinde kurumuş dudaklarımla uyanıyorum. Peki neden sen hiç uyumuyorsun?
“Bana aşıkmısın” dediğinde bir anda kendimi balkon demirlerinden boşluğa bırakmış bir kedi gibi kaçtığımı biliyorsun. Sana “aşığım” deyip başımı derde sokmak istememiştim. Hem belki bunu kendine maaletmende bana bir haksızlıktı, sen benim sevdiğim kadına çok benziyorsan bu sana aşık olduğum anlamına mı gelir. O kadın yani hiçbir yerde görmediğim, zaman zaman bir takım yanılgılarla iz sürdüğüm kimi evhamlıları saymazsak. Ben aşkı hiçbir yerde görmedim. Hayır bu doğru değil, sen aslında yoksun. Seni ben uydurdum ve şimdi bu uyduruk masal ikimize de yetiyor diyecek kadar budala olmanın zamanı değil. Fakat nasıl kızıp öfkelendiğimi bilemezsin. Tüm yaşamımızı Allah’ın cezası bir poker masasında sürdürmekten bıkıp usandım. Elimdeki kartları mimiklerimde seyretmen beni delirtiyor. Ne olur bir kez olsun sende yanıl ve görme ve ne olur bir kez de ben kazanıyım. Saçlarını yıkarken yanında olmayı çok istediğim halde bunu sana bir kez bile söyleyememiş olmak benim suçum değil, yanağına dokunmak için bu kadar bürokrasiye ne lüzumu var dokunmak istiyorum işte ve sicilim hiçte temizi değil. Öfkeme ekmek doğrayıp bütün öğle sıcaklarında kanımı donduran tepeden tırnağa insafsızı bir geleneğin içinde iltica etmek istiyorum dedikçe kapılarını kilitliyorsun. İki cümle arasına bile sıkıştırdığın örtünmelerinden bıkıp usandığımı biliyorsun artık. Kıpırda ne olur kal öyle desem, müebbet mahkumiyetim cebinde duruyor ve her daim kırmak için sabırsızlandığın tükenmez kalemlerin. Her defasında durup dinlenmeden anlattığım “dünyanın ömrü senin ömrün kadardır” dediğimde bir anlam veremiyorsun. Arta kalanların “nur içinde yatsın çok iyi bir kadındı” deleri emin ol fasa fiso, sen bana ne kadar çok yazı yazdırsan yada ben sana ne olur birazcık daha cüretkar ol diyebiliyorsam, o kadarızdır işte.
Bir yanımla ağar işçisiyim bu hayatın ve akşama kadar dört mevsim kum taşıyorum sırtımda en üst katlara, bütün akşamların yorgun bitkin, daha bir bardak çay bile yudumlamadan geçip gittiğim günlerim, bir yanımla eş dost görsünler den başka bir şey olmayan fuarlarda kitaplarımı imzalıyorum büyük bir hayranlıkla sokulup elindeki kitabı bana uzatan genç kızların elerine bakan namussuz bir bunağım ben. Çok bilmiş görmüş geçirmiş ve her türlü halttan anladığını sanan Allah’ın cezası bir militan. Bir kez olsun elimden tutup bir kenara oturtsan “tamam sakin ol geçti bak” desen, belki gerçekten geçecek, fakat hiçbir şey söylemiyorsun, ne zaman geleceğini bile bilmediğim halde sürekli seni bekleme alışkanlığım her gecen gün artıyor. Hiç olmazsa ne zaman geleceğini söylesen? Adımını attığında bir kez olsun telaşlanmadan sakin ve soğuk kanlı bir şekilde kucaklayıp sarılsam bir otogarda “hoş geldin” desem, “saçların çok güzle olmuş” derken bile aslında dudaklarına baktığımı görmesen, vurmasan bunu yüzüme, suçüstü olmasa sana olan zââfım. Galiba “bir delinin hatıra defteri”ne dönüşüyor seninle ilgili yazılarım, sonunda başka bir deli tarafından topluca yakılmasından korkuyorum, sana olan tutkularımın. Bunu ikimizde biliyoruz, kalsan gitmesen hayatımdan, elimi uzattığımda her daim parmaklarımın ucunda bulsam, 20 sene fazla yaşarım ve 20 sene daha çok yazardım biliyorsun. Ben sana tepeden tırnağa aşığım beynimde bir tümür gibi büyüdükçe büyüyorsun, hiçbir tedaviyi kabul etmeyeceğim den o kadar eminsin ki, bunu bende biliyorum, hiçbir güç seni kafamın içinden silip atmaya yetmez hatta sen bile yapamazsın bunu.

01.08.2008 Saat 01.44

Devamını Oku
Murat Demirci

Baldız işte nah şuramda yüreğimin olduğu yerde yani
Kocaman bir Bursa bıçağı saplı durmakta
Omuzlarımda tonlarca mısralar dünyanın kahrı
Şairlik ediyorum yani hem de şu asırda
Şu gördüğün insanlara inat sırça köşklerim
Çocuklarımın saçlarını okşuyorum fotoğraflarda

Devamını Oku
Murat Demirci

Be kardeşim
Şairlik ediyoruz diye
İnsanları sevmemiz mi lazım
Sevmiyorum işte..

1993 Söke

Devamını Oku
Murat Demirci

Anneciğim Yeniden gözün aydın
Torununuz hanımefendi Lise üçe geçti
On parmağında on marifet, tenis oynuyor
Piyanonun başına geçtimi bitiyorum
Öyle bir keman çalıyor anlatamam
Bir bakıyorsun ki

Devamını Oku
Murat Demirci

Güzel kız
Uyku düzenim altüst oldu
Şimdi her gece ikiyle beş arası
Kendi kendime konuşuyorum
Oysa ben bir kerecik olsun
Seninle konuşmak istiyorum

Devamını Oku
Murat Demirci

Hapiste gibiyim
Hapiste sizlerden gelecek haberlerin dışında
Hiç bir beklentim de yok.
Görüş günleri adımda okunmuyor,
Ve daha ne kadar süreceğini bilmediğim
___________________Tabutluk günlerim.

Devamını Oku
Murat Demirci

Dalgalı saçları vardı, kalın dudakları
Beni baştan çıkarmak için hiç uğraşmadı
Ben kendim çıktım
(Biraz daha yaklaşın şimdi)
976 da doğdu
986 da makyaj yaptı

Devamını Oku