Sana uzaktan bakan gözler,
Hannane'lerin gözyaşlarını tutuşturur yasmina...
Sana tutunamayan rüzgarlar
Ağıtlar yakar ağaç kovuklarında...
Sana doğmayan güneşler
Lambada titreyen ateşler misali;
Yürüdüm kalemi kırılmış dünyanın topraktan arındırılmış
sokaklarında...
Sokak lambalarından süzülen ışıkların vurduğu agaçlar,
sarı yeşil başkaldırıyor alaca karanlığa.
Yapraklarını dökmüş kuru çalılar,
Hayatın en orta yerinde bir başına bırakılmış,
kaçak mülteci gibiyim;
baştan ayağa sensizlikte boğulan...
Umuda can havliyle tutunan...
Gittiğin günden beri;
Sen gitme!
Yüzümü saran üç parmak boyu hüzünlerle
Saçlarımı öğütür hayat değirmeni
Galaksiye tutunamayan binbir sitare derin derin nefes alır
yüreğimle
Gitme sen!
Mavi boncuklar soluklanırken didelerimde,
Didarına müştak bu can efendim...
Bizar oldu yürek sensizligin sürgününde...
Güllerin namahremi saçıldı orta yere efendim...
Tek taraf aşk’ın na taraf sevgilisi,
Aşk ile bismillah kelama...
Geceyi gündüz kılana selam,
aşk ile düşen boyunlara selam,
kuyulara,çöllere,daglara,
ibrahimin yıldızlarına selam,
susturulmuş nağmeleri heceleyen,
Bir gece
gece kendinden bir gece
kendinden bir haber gece
yıldızlar karanlığın yüzüne gülücükler saçıyor
güller ay ışığından bitkisel hayatta tutunuyor
viran köşeler özgürlüğe tutuklanmış
Mahzun çook ötelerden,
Dertli kavalın damarlarında sızılayan,
Terennümlerdi ayrılık...
Dudaklarda,
Bir tek ölümün duyabildigi,
Doğarken neşeyi hüzünle karşılamış annem,
Ben ağlamışım,
sevenlerimse gülüşmüşler...
Büyümüşüm yad eller gözünde...
Umutla kıpırdamış dudaklarım neşeye;
Can dediklerim dinamitlemiş çehremde gamzelerimi....
Vefa;
Uzun topuklu kırmızı ayakkabının
silüetinde tutsak kaldı çocuk...
İnsanlık davasında zaman aşımına uğradı...
Bozkır coğrafyaların ceplerine tıkıştırıldı,
Karanlığa bakmayan,ışığı göremez!