Nöbeteyim,sınır boyunda
Siz sımsıcak yatağınızda,
mışıl,mışıl..............
Bilir misiniz tan yeri ağarırken,
Günün doğuşunu,ne güzeldir;
ne zamandan beri görmediniz...?
ben şiiri yazarım
yazarım da
ya anlayamazsanız
ya anlayıpta
yanlış anlarsanız
vay halime!
.....................................
Hani ağlamıştın bi-keresinde,
'Ben sensiz yaşayamam'diye
Dizlerimde...
Hani sımsıkı sarılarak;
'Biz ayrılamayız'demiştin,
güzel yurdumun
önce denizlerini kirlettiler
sonra yırttılar dağlarının eteklerini
ovalarında delikler açıp
makasla düzlediler kıyılarını
kırptılar ormanların ensesinden
Şiir yazdım olmadı,
Bisiklete bindim sıkılınca
Olmadı...
Bir muhabbet edeyim dostlarla
Dedim,
Baktım;
dün yine geçtim
ayık mıydım
sarhoş mu
bilemiyorum
hani o el ele dolaştığımız
anılarla dolu parktan
yazı-tura oynarım kimi zaman
gönlümce
yazı derim bilemem
tura derim
kaybederim
oysa
YEM PARASI
diyorum ki
oturup şiirler yazsam
sayfalar dolu
sonra götürüp
Niye,el sallarsın hüzünlü gözlerle, bilmem;
Tam gece ile gündüzün şafak noktasından,
Bilmez misin?
Artık hangi ufuğa varsan,ben yokum…!
Niye,gönderdiğin gönül oyalı bu mendil, bilmem;
Tam dünün bu güne değdiği noktasından,
yetim oldu bu şiir
…..(adının) hiç bir sesi geçmiyor
ilk kez bir şiirimin
içi bomboş
düşlerim gibi
bir şeyler gizliyor
F Tipi cezaevinde yanarak ölen Muharrem Çetinkaya ile bağım yoktur.
Bilgilerinize...