Gözlerimde ilk sabah senin yüzün,
Nefesimde büyüdü her umut, her sevinç.
Elini tutan bir dünya kuruldu,
Seninle başladı bütün her şeyin özü.
Düşüncen hep bizimle oldu gece gündüz,
Kalktı göğsümden o eski, kara sis,
Renkler geri döndü, ne hoş bir his.
Yeniden doğmuş gibiyim bugün,
Sanki bitti içimdeki sürgün.
Yüzümde sebepsiz, aydınlık gülüş,
Gelmemiş olsam da henüz otuz beşe,
Vücudumda cirit atar neşe yerine endişe.
Dönüp baktığım zaman geçmişe,
Tanıyamıyorum kendimi; bu ben değilim.
Daha dün on yedi yaşındaydım.
Sanırdım ki sensiz nefes alamam,
Uğruna dünyayı yakar geçerdim.
Artık o kapıda inan kalamam,
Ben zehri elinden şerbet diye seçerdim.
Gözümden perdemi kaldırdı zaman,
Gün batarken veda etti ellere,
Gitti gelmez gayrı, dönmez sevdiğine.
Hasretiyle başını vursa yerlere,
Arşa çıkan ahını duymaz sevdiği.
Karardı geceler, doğmuyor sabah,
Gözlerin, sustuğum her cümlenin gölgesinde,
bir sır gibi saklanıyor içimde.
Adını anmasam da,
her hecede senin yankın var.
Kalbim, kimseye yar olmamış,
Çok fazla dalgınım bugünlerde.
Kafamı yastığa koyup uyuyamıyorum çoğu günlerde,
bir haberde yok gidenlerden sahi...
Sahi neydi bugün günlerden.
Hangi zamanlardayız, bugün ayın kaçı,
Bugün evimin önünde bekledi o araç,
İçinde bir tabut, niyeti neydi acaba?
Karşımda uzanıyor büyük bir konvoy,
Ağlamayın, nafile; gözyaşınız boşuna.
Yola koyuluyorum dostlarım, uzun bir uğurluğa,
Camlarda titreşen o soğuk, ıslak perde,
Ruhumu sıkıştıran dert, bilmem ki nerede?
Sokaklar terk edilmiş, lambalar ferini kısmış,
Şehir, üzerine çöken bu mateme susmuş.
Göklerden boşalan keder, her yer sırılsıklam,
Yokluğun kış olur, varlığın bahar,
Gölgen bile yeter, dünyamı sarar.
Kelamlar kifayetsiz, lügatler dar,
Başımın tacı, ömrüm, canım Validem.
Yüreğin bir derya, şefkatle taşan,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!