UŞAKTA DOĞDU. İLAHİYATÇI - ŞAİR
Bir zamanlar biz
O acıklı romanın
İki kahramanı gibiydik
Dağ başında hüma kuşu
Vadideki kısrak ile
Rüzgârın uzaklardan getirdiği
Bir ah desem içimdeki fırtına diner mi acaba
Daha doğarken ki ağlayışım bu yüzdendi galiba!
Dünya, uğruna mücadele verenlerin sonunda pişman olduğu yerdi
Büyüsüne kapılanlar acıklı nidalarla ah çekip gitti.
Bir güneş batıyor Osmanlı beldelerinin semasında
Bülbüllerin yerinde saksağanlar ötüyor Türkün yurdunda
Yolcular yolunu kaybedip, yolu düşmüşse bu çile vatanına
Görür karşısında bir hasta adam, düşman kucağında
Eğer bir tercüman ararsan ahu vahına
Bir Akif görürsün ümit ufuklarının arkasında
Niçin bunca temaşa,
Her gün biraz daha
Ölmüyor muyuz bir parça
Gelen gider
Giden gelmez
Bilen söylemez
Arafta bir hayat yaşamak
Hani gün olur çiçekler açmaz ya
Engebeli yerlerde payandasız kalmak
Umutsuzluğa köle olanlar gibi mesela
Hakikatin topalladığı yerde
Sükûta iltica eden zavallı olmak
Yıllar süren bir merakla aradılar mutluluğun sırrını
Feylesoflar maddede buldu hikmeti
Dervişler zikirle tattı hakkın muhabbetini
Aramakla bulunmayan lakin bulup ta arayanlarındı aşk hazinesi
Cümle âlem ister ki hemen oluversin nefsin isteği
Öyle bir saadete erki mevcudat esir olsun sevdana
Sevdayı heceledim yine bu gece
Deli gönlümün iştahlı itelemeleriyle
Merdiven dayadım göklere.
Yusufi sevdaların peşine düştüm
Yalın ayakbastım toprağın sırtına
Belki incinir diye düşündüm.
Aşk nedir diye sorsan arife
Tarifini yapmaz sana bir hece bile
Ya bildiğindendir sükûtu
Ya konuşmamaktır aşkın efsunu
Peki ya kimdir âşık?
Bakma sana şiirler yazdığıma
Şair filan değilim ben
Sevdanın yarım kalmış baharında
Boynu bükük çiçekler topluyorum sadece
Ömrü, saadetimden uzun kelebekleri izliyorum öylece
Ve bekliyorum sessizce
Asra yemin olsun
İnsanlık hüsranda
Nasıl olmasın ki
Ömrü boş bir heyula
Ne ilim okur
Öğrenir edebi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!