Âlem firavun olup dikilse karşına
Ordular gönderip korku salsalar cihâna
Bir başına kalsan da hak bildiğin davanda
Sen Mûsâlığı terk etme hak hatırına.
Tarih nereden bilsin ki iyiyle kötüyü
Ruhum yaralı bir ceylan gibi
Can çekişirken avcı kucağında
Kelebek misali süzülüyordum
Kayıp kıtaların yamaçlarında
Bir avcı vurdu sol yanımdan
Beklerken gece karanlığında
Nebiler bahçesinin en mümtaz çiçeğidir o
Koklanmayı bekleyen ebed iksirinin özüdür o
Kokusu cennet yamaçlarından eser dünya vadisine
Kendini bulmak isteyene haktan bir hediyedir o
Sen kendinde kaybolsan bulur musun kendini
Unutmak ne mümkün gözlerini
Yıldızlar denizlere dökülmüş dün gece
Bütün dünyaya küsmüş gidiyordum göç kervanında öylece
Pervanenin ateşe olan muhabbetinde seni görmemek
ne mümkün
Geceler şahit,
Nesin sen ey insan
Dünya saltanatının tahtında
İmtihan pehlivanının karşısında
Eli kanlı Kabil gibi
Nesin sen ey dünya
Bir sultan idin ki cihana
İsmini söyledi Davudlar arş minberinden
Duyanlar koştu hatibin huzuruna
Cezbeye tutulan dervişler, deminden
Bir ümmi nebiydin amma
Gözlerin yakamozlara düşmüş
Gecenin en koyu anında
Bir yerlerden aşk fısıldıyor kulaklarıma
Garip bir dervişin çığlıkları var bu gece,
Âşıklar sokağında.
Ve ben seyrediyorum gözlerinde
Öylesine değil işte günahım
Dağların yürüyeceği bir güne hamile, ahu zarım
Ateş ki çıldırmış bir halde çağırıyor, eyvah
Yedi iklime hakan eyleseler neyime bunca günah
İlahi!
Ben fani sen Bâki
Varlığı sebeb-i saadetim
Tebessümü yaralarıma merhemim
Ondan bahsetmek dahi
En büyük emelim
Varsın güneş küssün semaya
Neye yarar
Gökten inen bu rahmet
Kuşattı zamanı ilelebet
Bu yağan yağmur değil, kar değil
Nurdur, onu taşıyan Cebrail
Sana indi bu Kuran başkasına değil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!