Geçti bir ömür böylesine işte.
Dayanmışken son dem sonbaharına.
Muhasebesini yapayım dedim.Bir muhasebeci olarak.
Borç,alacak toplamlarını çıkarttıktan sonra
Mizanı çıkarttım sonuç olarak.
Gözüken sadece borç bakiyesiydi.
Şiirinde diyordun ya büyük üstad Ahmed Arif
Bunlar engerekler,bunlar çiyanlardır.
Bunlar aşına,ekmeğine göz koyanlardır.
Tanı bunları tanı da büyü.
Tanıdım bunları.Hem de çok iyi.
Tanıdığımda zaten büyümüştüm.
Yağan yağmurlara,
Çakan şimşeklere,
Yolları kapatan karlara,
Esen rüzgarlara,
Beni sordun mu hiç?
Çekinme sor.
Hani bir gül bulmuştun.
Koparmaya kıyamayıp,
Sadece kokladığın.
Hani bir kelebekle tanışmıştın.
İraden dışında omzuna konan.
Tutmaya kıyamayıp,
Nereden aklıma estiyse bilmiyorum. Temizlemek istedim evimi.
Kullanmadığım eşyalarımdan.
Tozlarından gözükmeyen bir koliyi açtım.
Açmamla öksürüklere boğuldum.
İçinde çocukluktan kalma oyuncaklarım vardı.
Hepsinin ayrı,ayrı gönül yeri ve anısı vardı.
Bir kadın tanıdım uzaklardan.
Ne zaman görsem yeni bir tohum elinde.
Yeşertmeye çalışırdı.Yeni umutlarla.
Biraz da bana benziyordu.
Tutmamıştı onun da diktikleri hiçbir zaman.
Ya hava şartları,
Neyi doğru dürüst yaptım ki bunu da yapayım.
Gönlümde esen fırtınaları durdurmak istemiştim.
Sana söylemek isteyip te söyleyemediklerimi
Mısralarımda anlatmak istemiştim.
Yağmurun ıslaklığını,
Karın beyaz ve donduruculuğunu,
Çocukluk günlerime gittim yine.
Daldım.
Tatlı bir gülümseme yayıldı yanaklarıma.
Ne günlerdi.O günler.
Bir amcamız vardı.Adı Kel Mahmut.
Kolları sepetlerle doluydu.
Seni tanıdığım günden beri hep aklımdaydı.
Bu sevgili bana lades yapacak diye.
Bu nedenle istemedim.
Seninle lades tutuşmayı.
Biliyorum kendimi.
Hep aldanmışımdır.
Yanındaymışım şimdi.
Balkonuna oturmuşuz.
Masamızda Allah ne verdiyse.
Denizin dalga sesleri kulaklarımda.
Gözlerinde seyrediyorum.
Ormanların tüm yeşilliklerini.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!