benden seni anlatmamı istiyorsun öylemi
dinle o zaman sevgili;
karnımdaki taş gözümdeki yaş gibisin
dilimdeki dualar gibi başımdaki ağrılar gibisin
kimi an şarkı söyleyişlerim gibisin
kimi an ağıtlarımdaki gibi
hatırlıyor musun
ben sana bakıyordum o gün
sen gözlerini masaya çevirmiştin
gamzelerini gördüm ilk defa
gülüşünün ne kadar can alıcı olduğunu
sahi bana mı gülüyordun
uzaktan bulutlu bakıyordu gözlerin
fenerlerini de yakmıştı yine
konuşmak istiyor gibiydin
ama susuyordun
susma dedim sustun
büktün boynunu
Vazgeçemem diyordum
Öyle güzel öyle eşsizdin
Dünyalık cennetimdin
Gece rüyalarım
Gündüz düşlerimdin
Kaçırdığım aklım
__ yıldızlar ne kadar uzaktaydı anne
__çok uzaklar kızım aklımızın alamayacağı kadar uzakta
__peki o uzaklara bizde gidemez miyiz?
sensiz bu şehir boynu bükük kaldı
dualar hep yarım gözler hala ağlamaklı
geceler bitmek bilmiyor
güneş bulutlarda saklı
sevdam gittin gideli
yürekler hala yaralı
bir düş gördüm düştüm yollara
yol uzundu pes etmedim yürüdüm
sana vardım sevgili vardım sonunda
dizlerim kan revan gözlerim yaşlı
yüreğim paramparça geldim sana
açtın beyaz kapılarını bana
Zehir zemberek sözler yazdı
Son mektubunda
Hiçbir şey böyle acıtmamış
Soğutmamıştı hayattan
Vazgeçmek miydi yaptığı
Bir savaştan
elimdeki ekmeğin yarısını
seninle paylaşmak için buradayım
ellerini tutmak
içinde o en derinlerdeki acıyı
söküp almak için
küsmüş gözlerini güldürmek
iyi niyet ve nezaket dediler...
herkes doktor bir bendim hasta
tüm doktorlar aynı sonucu çıkardılar
iyi niyet ve nezaket...
yolda yürürken aldığım bir selam
başımda taşıdığım papatyalardan tac oldu...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!