Ve insan sevmek zorundaydı.
İnsanların zayıflıklarını,
Çiçeklerin sessizliğini,
Kuşların ağıtlı ötüşlerini,
Ağaçların çizgilerindeki hüznü,
Bulutların göz yaşlarını,
Bir şiir okusana bana
en hüzünlüsünden
Kelimeler arasında dolaşırken,
dolsun gözlerim,
titresin sesim.
Mesela o duygu selinde boğulayım.
Yaşam, her nefes alışında sıkıştırır göğsünü
Bir hüznü parçalarsın
İçinde ki bir şeylerin parçalandığı gibi
Yaklaşırsın sonuna yaşamın
Sonunla mı sonlanacak yaşamın
Tutmuşum ellerimle bir gerçeğin izini
Nedir bu Tanrım hayatın gizimi
Niye acıtıyor yaram dizimi
Çocukken acıtmazdı bu büyümenin izimi
Yoldur deyip, yürüdük gündüz gece
Ruhuma dokunacak sözler söyle bana
Ey sessizlik!
İçimi sarıp sarmalasın.
Bir tebessüm et bana
Kafamdaki çığlıklar utansın.
Biraz kilo almış
Saçları düşüncelerinden daha dağınık bir haldeyim
Ben hariç etrafta her şey normal
Nasıl kalabiliyorlar aynı dinginlikte anlamış değilim
Bir tek ben miyim değiştikçe değişen
Kendisi, kafası, düşünceleri hatta cümleleri evrilen
Yaşa be kardeşim yaşa
Her şeye rağmen,
herkese rağmen yaşa
Yaşa ki
Yaşamanın ne demek olduğunu bilsin insanlar.
En büyük şanslarının yaşamak olduğunu öğrensinler.
Yürüyorum, adım adım
Kimliksizim, yoktur benim adım
Yol alırken sessizce geçtiğim sokaklarda
Acı bir his durmadan çarpar depresif ataklarda
Zaman anlamını yitiriyor.
Ömrümüzün akrebi ve yel kovanı birbiriyle savaştayken.
Pazarlar pazartesileri katlediyor,
cuma cumartesiyle daha erken buluşmak için hayatına son veriyor,
bir takvim yaprağının ucunda intihar ederek.
Dün şimdinin düşmanı, şimdi geleceğin.
Zamanı hançer misali sırtlanmışım
Bu sırtlanların dünyasında
Bir nefesle bir ömrü ruhuma asmışım
Beden askısındaki ruhsuzların dünyasında
Öyle bir çark kurulmuş ki
Dişlileri insan, kan ve gözyaşı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!