Çıktığım aynı yokuş…
Ayaklarım uçuruyordu bedenimi
Aklımdan hiç çıkmıyordunuz
Yokuşun başında siz vardınız.
Viraneye dönmüş
Yüzüne çökünce karanlıklar
Ilı, ıssız olur ova yüzleri
Hemen her yönden
Böler sessizliği çakal sesleri
Dilinde ıslık, ova yolunda
Karanlığa kalmış bir çocuk
Eğildi önümde dağlar
Dağıldı gecenin karanlığı
Yollara düştüm
Zil çaldı etekleri dağların
Serilmiş
Ömür biterken eriyip gidiyor aşk!
En uzak ufuklarda soluk bir ışık
Buz kesen geceleri yakardık, anadan üryan
Şimdilerde aynı yorgan altında üşümüş yüreklerimizle
buz kesiyor elimiz ayağımız
Baktığımız şey aynı, gördüklerimiz başka!
Seks? Canı cehenneme, aradığım bu değil
Bana istediğimi, sen özde veriyorsun
Öfke, sevinç, heyecan çığlıkları da değil!
Aç bırakılmış bebek çığlıkları benimki
İzmir’di
Geceydi
İmbat esiyordu hafif hafif
Rıhtımdaki köhne tahta iskelenin
Oturmuştum bir ucuna
Koyu maviliğinde gecenin
Saklanıyor gecelerde. Belli
İşlediği bir kabahati var
Güneş aşık olmuş ay yüzüne
Ay mahcup güne
Benim yüzümde güneşin aydınlığı
Ilık ılık bahar günleri, esiyor meltemler
Ruhları okşamaktayken hafif bir müzik
Bir çift göz, bastı bam teline gönlümüzün
Hızlandı ritm, şahlandı müziği hayatın
Başladı aşk mevsimi yine, yenibahar
Tanrıya yakarıyor, sokak çocukları için,
Aciz bir kul, biraz sitemli, biraz alaylı!
“Değiştir alnının kara yazısını,
Onlar suçsuz, onlar melek” diyerek:
“Aç, susuz, üşümesin sokakta çocuklar”
Dinmez ihtiras, doymaz gözün gönlün
Dünyalar senin olsa, genç çağında
Cıvıl cıvıl aşk, delice yaşanır,
Şakıyan bülbül gibi gül dalında
Gönüller hoş yar yanında olunca
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!