Yine gurbete çıkmış sedalarım
Tutuk nutkum
Kalemim özendi nutkuma o da tutuk
Dile gelmez yürekteki deryayı anlatmaya
Bıraksam deryayı
Irmaklarını bir bir anlatsam
Adı Yaşam Olmalı
Adı yaşam olmalı
Sözleri gökten düşen ilk yağmur tanesi gibi saf
Ve rehber
Ve en az hayat kadar güzel olmalı
Bir silah verin elime
yaşanmamışlıklarımı koyun hedef tahtasının yerine
Düşlerimi uykuda bırakın görmesin olacakları
Masumdur düşlerim parmaklarıma çektirmez tetiği
Adını koyacağım doğacak olan kızma
Kızımın her deyişinde baba
Yüreğim sızlayarak sen geleceksin aklıma
Ve iki damla göz yaşı düşecek yanağıma
Kızım büyüyecek sonra
Yokluğun
Yokluğun zemheriden daha soğuk
Yokluğun en ağır acıdan daha ağır
Çaresizliğe hoş geldin demek senden ayrı düşmek
Sensizlik: Elsiz, ayaksız, dilsiz kalmak
tanımı bu.
Seni Sevmek Kolay Lakin Nefret İmkansız
Seni sevmek kolay
Lakin nefret imkansız
Seni sevmek sıratta olmak gibi
Ne cennete girecek kadar umutlu olmak var
Ne de cehenneme razı gelmek
Kışın ortasında yükseliyorsa yüreğimde güneş
Karanlığın göbeğinde el uzatıyorsa yaşam
Soğuk duvarlar ısınıyorsa hayalinle
Sert bir çehre bile farklı geliyorsa bana
Pusula gibi gösteriyorsa yüreğim İstanbul'u
Şaşmıyor ve sekmiyorsa geleceğe yamalı hayallerim
13 eski sevgili,
13 farklı hikâye…
Ve hepsinin baş ucuna aynı misafir: Azrail.
Ama bu kez korkunç değil,
belki de…
Şairin eski aşklarını bir bir kalbinden almaya gelen bir hafıza hırsızı gibi.
Bugün benden bir parça toprağa düştü,
Kalbim sağırlaştı,
Yine de odamdaki acının saati hiç durmadı.
Her tıkırtı, bir hatırayı daha çürütürken
Zaman, ellerimden kayıp gitti.
Oğlum,
sana ilk baktığım an,
dünya bir milim yana kaydı.
Gökyüzü daha genişti sanki,
yıldızlar bile yer değiştirir gibiydi
seninle gelen bu mucizeye yer açmak istercesine.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!