ne sen körsün, ne de ben sağır
göremiyorum seni biraz bağır
ne sen sağırsın, ne de ben kör
dilsizim ben, 'ama' gel ve gör
............................... Yine Huysuz Virjinime....
Dudakların dile gelsin artık, çözülsün özün.
Hep böyle ışıldasın, gülsün iki gözün
yürümek seninle bir akşam üstü karanlığında
bitimsiz bir yolculuğun ilk adımlarını atmak
yanında gün yüzü görmemiş, mutluluğu tatmak
ve huzuru bulmak, sesinin büyülü buğusunda
”hadi gel” desen bana, durur muyum hiç
alsan beni yanına, götürsen uzaklara
saçlarını taramak isterdim..
tel tel saçlarını..
sonra...
elime bir pamuk alıp
yüzüne düşen
hüzün kırıntılarını
Gece ellerinde atıyordu şu kalbim
Ellerinde çoğaldım şairlerin mısralarına
Ellerinde sarmaş dolaş oldum türkülerin nağmelerine
Ve ellerinde ben
Bir „sen“den...
Binlerce „ben“ oldum
son pişmanlıklar, bitiş, acı, keder ve hüzün
bittiği noktadasın artık her türlü sözün
ne söylenebilir ki şimdi tam bu noktada
şairim yeter artık gülsün, o hüzünlü yüzün
Mışıl mışıl uyu sen yar.
Daha sabaha çok var.
Sensizliğin nöbetindeyim,
Güneş ufuktan doğana kadar.
15.11.2009/ Erzurum
En çok sevdiği oyunu oynarken,
elinden.
En çok sevdiği oyuncağı alınan,
ağlamaklı bir çocuk gibiyim,
Ağlayamayacak kadar gururlu
bir çocuk gibi,
................................................................Huysuz Virjin'ime,
hafif bir meltem esintisiyle,
sallanacakmış gibi duran,
boynunu öne eğmiş,
incecik bir dalda,
Her şey değişti şu yaşlı bedende
Bir yerim var ki,
İlk günkü gibi,
Kaldı öylece,
Hiç yaşlanmadı sanki
bir insan hic aski kaybetmez mi? sanki her siirinizde yeniden asik olmuss gibisiz,ve siirleri okudugumda gokkusagini gorur gibiyim her turlu duygunun tadi varr
bir insan hic aski kaybetmez mi? sanki her siirinizde yeniden asik olmuss gibisiz,ve siirleri okudugumda gokkusagini gorur gibiyim her turlu duygunun tadi varr