her ayrılık bir meçhule gidiş öyküsüdür aslında
o yüzdendir sallanan eller inmez bir süre
giden otobüslerin ardında,
bazen usulca kayar yaşlar yanağına
bazen ağlanır hıçkıra hıçkıra
özlenmesine özlenir de
ah sevgisine doyamadığım adam
çocukluğumun koca çınarı
böyle zamanlarda daha çok özlüyorum seni
bir türkü delip geçince yüreğimi
ve yokluğun çığ olup devriliyor yüreğime
hayat işte
Aklıma her düştüğünde sigaraya sarılıyorum
Senin yerine onunla dertleşiyoruz
Hani ateş eritir ya tütünü yavaş yavaş
Öyle azalıyor ömür
Yıllar söndürmüyor bazı yangınları
Ne kadar mutlu olsam
yollar bağlamışken nice yıllara
bir kaç zamanın hükmü mü olur büyük sevginde
özlemekse özlemek hasretse hasret
son nefesime kadar
bana sensin bahar
öğrendiğim bütün özlemler
Bembeyaz bulutlarla kaplı gökyüzü
Ardında saklı ahmak ıslatan yağmurları
Her defasında unutmak masumane şemsiyeyi
Ardından güneş açışı ve gökkuşağı
Renk renk çiçekler gibi gülüşü ama en güzeli
Akasya'nın baba deyişi
ben şair değilim
içimden geçen yüreğimden düşen
sadece kaleme aldığım
yok öyle anlatacak kadar aşkı
yüklü bir kelime dağarcığım
bir ismim var şahsıma münhasır
Hasretini böldüğüm akşamlar
Güz geçişiymiş meğer ayaz dolu
Ayrılık kışlarına
Varsinda dursun zaman gözyaşında artık
Ne yazar kaç yazar sen yokken
Ölsem de yaşasamda
kırık bir aynadan bakar gibi hayat
eksik yanları bulmaya çalışırken eksiliyoruz ya hani
gitmek isterken hep döndüğün aynı yer
ne çok konuşacak şey varken
ölürcesine susmakmış sevmek meğer..
bir çocuğun avuçlarındaki hüzünü yaşattın bana
bu akşam birden fazla düşünce var kafamda
ve ruhumda duygu yükleri
özlemekten yorulduğum dönmeyenlerim var mesela
sevmiyorum diye kendimi kandırdığım
yüreğimi kanatan candan öte sevdiklerim
gözlerimi dolduran hatıralar değil
eksik bir düş gibiydin
batan bir güneş yada gün ortasında
ne vakit sırtımı dayamayı düşündüysem sana
duvar oldun devrildin üzerime
göçebe kuşlara öykünmüş ömrüm neyleyim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!