gülüşüne dizeler dizerdim
göğsün üstünde ay
gözlerinde şahan taylar şahlanırdı
karanfil çiçeğiydi ellerin
yağmura inat
sen aşk kokardın
ah ömrüm benim
hasret meyhanesi
şarap denizi
sinem içi kan...
içmedeyim
sabah akşam bıkıp usanmadan
hep konuşmuyoruz seninle
susuyoruz hem de bazen
saklı kalıyor sözümüz
ve gözgöze gelince de
başlıyor gümbürtüsü yüreğin
çığ olsa çıkmıyor sesimiz
gelirken albahar çiğdem yüzüm
giderken bir kara hüzün
Alp dağları yıkılır üstüme
neresine tutunsam çöker gökyüzü
uykusuz bir gecenin ardında kalır gözüm
gün yüzünü hep sensiz açar
nehir gözlüm
yarım kalmış sevda yanım
can yorgun, canan yorgun
hasretlerim göz içinde
açar mı al güller güz içinde
zifiri karaydı geceler
kurşun kalem ışığında sana şiirler yazardım
yokluğun asılı kalırdı dizelere
yüreğimden emdirir
ak süt gibi hasretle beslerdim
benziyorlar mı diye sana
Astrid Bermann’ın 'Acı' adlı tablosu üzerine
kozadan yeni çıkmış
bir kelebek gibi şaşkın
kamaşıyor gözlerim
ay deli gönül
ay dolu dolu
aydolun bu gece
dolunaydın
ay göğsüme dolaydın
boynuma dolanaydın
gözlerinde mevsimler döner
gecelerine ayaz düşse de
şimdi senin dağların yazdır
yürek ovaların menekşe çiğdem
sana benzer dağ rüzgarları
kah eser geçer, kah vurur savurur
ey saltanatın soysuzları
hangi Tanrı’dan kaldı size bu miras
bunca özgürlüğü siz mi yarattınız
kuş tüyü minder gibi
yerleştirip kokuşmuş kıçlarınızı
boydan boya üstüne ülkemin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!