Aslımın aslı olmak sana düşer
Arz görmüştür göreceğini
Napolyon’un savaşçılığı değil
Ne de firavunun laneti korkutmaz toprağı
Yüreği yanan sensin
Arzdan arşa bir feryat vardır
Sokağın başındasın, elinde üç kilo hercai menekşe
Sokağın sonundayım, böğrümde üç ton hasret
Çek ellerini bensiz düşlerinden
Sahiciyim ben, sokağın sonunda sadece
Rüyalarına giremeyecek kadar ecnebiyim
Türkünün tarihi eskitir beni,
Şarkının rengi coşturur.
Neye üfleyen her kişiye hayran,
Şiire dillenen her cümleye aşığım...
serin gecelerin bahar esintisi sarıyor caddeleri
elinde birasıyla adam
meydan okuyor sarhoş gecelere
gökten üç elma düşmüyor artık
bombadır düşen
üç milyon korku sarıyor atmosferi
Sakalım uzuyor bak, tel tel
Akşamdan esen rüzgâr hor görmekte beni
Komşularım merak etmekte halimi
Anam ağlamakta fersiz gözlerime
Babam en lanetli cümlelerini savurmakta
Yağmurun çiselemesi gibi
Adım adım çıkmak gibi merdivenleri
Vuslatı özlememek adına
Adını değdirmeden dilime
Şehri sensiz komamak uğruna
Yudum yudum içeceğim seni
buradasınız
herşeye ve herkese rağmen
hekimsiz kalmış bir dünyada
sığındığınız şey
yüreklerinizden başkası değildir
Baştan alalım istersen
Hikaye bir eski zamanda peydahlanmış
Adı bilinmez bir eski şehirmiş mekan
Kadının biri bir oğlan çocuk doğurmuş
Doğumlarda keramet varmış o demler
Çocuk kerametsiz doğmuş ama
Yaşamın solgun rengini gösterdin bize
Yaşamla ölüm arasındaki o ince bağı
Bu kadar acı olması gerekmiyordu
Bu kadar zalimce olmamalıydı
Hatalarımızı yüzümüze vurmak
şaibeli bir aşkın gölgesinde geçen ömürleri tüketiriz
dilimizden dökülen her fitnenin kurbanıyız
zihinlerimize doluşan her ideolojinin maktulü çocuklarımızdır
ellerimize tutuşturulan her silahın namlusu döl'ümüze doğrudur
ardından konuştuğumuz her adamın eti dişlerimizin arasındadır
modern zamanlarda ardına verdiğimiz kılavuzların tümü sırtımızdan hançerler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!