Zil zurna değilse de,
alabildiğine akşamcıyım.
İçilesi lütufların tümünden öte,
murdar sıvı düşkünüyüm.
Nehirler gidermez ziyanımı,
bilirim de, şaraba tavım….
Gecenin postal ağırlığı çökerken gözlerime
Uykusunda masum nice çocuk uyandırır anasını
Resmi çizilmemiş her sevdanın kokusu göğsümde
Başı yastıkta her ananın gözyaşıyım
Ellerli semada her babanın duası
Taşınası hasretlerin tümünü yükleyin sırtıma
4.
Küfrün çeşidi çok, sözün özü yok
Girmez içeri edeb, akla sıra yok
Dalyan gibi delikanlı, gözünde umut yok
Allame-i cihan isen, sözüne hacet yok
Ölüm güzeldir
İnadına yaşıyorken
Ölmek
Yıkarken kirlenen hayattır
Koşarken tükenen bizdir
Yoksa, bir tüketim malı değildir asfalt
melek yüzlüm desem
ekilmiş sevda tohumusun
leylak kokusunu bilmem ya
en güzel baharımsın
küllenmeyen ateşisin yüreğimin
Söyle sevgili!
Hangi dağları aşmalı?
Hangi yolları tepmeli?
zor olan nedir ki
oturup beklemek mi bize düşen nasibi
kovalayıp durmak mı hayatı
şehirlerden kaçtık
yağmurun kesildiği günlerden beri
gündüzün işkence verdiği
gecenin ağlattığı zamanlardan beri
aşıklar gece ihanete başladığından
çocuklar ağlamaktan korktuklarından beri
ayın altında uzanmazsak mehtaplı bir gecede
başımıza gelecekleri düşünmezsek savaşan dünyada
cebimize giremeyenlerin hesabını soramazsak hırsızdan
değerini bilmezsek sevdanın
eli kolu bağlı birine el uzatamazsak
fukara görmek üzmüyorsa eğer
Bu yol sende başlar
Eğilmiş bir dal gibiyim
Nedenini bildiğim savaşlar zamanında
İyi adamların öldüğü topraklarda
Sevmek her yiğidin harcı yine de
Elini uzat 'iyi çocuklara', düşenlere
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!