Hasreti demliyor hayat sen soluğumdan uzaklaştıkça
Siyah beyaz bir resmin sararmış dalgınlığı vuruyor beni
Vuruyor beni, vuruyor, vurdukça yoruyor bu düş bahçesi
Hayat şarabı lal eden bir suskunlukla sürüyor...
Anla beni!
Bir ilk yaz güneşinin kavurduğu bir anda
Bana yağmurun türküsünü söyle,
Dinleyeceğim..
Sana demet demet gül dereceğim
yalnızlığımdan
Ey akşam!
Soyun kederinden artık...
Boğulan bir göğe karıştı rüzgar!
Ey akşam!
Tütün kokusundan arın artık...
Akşam alacasıydı..
havada yağmur kokusu
kuştan bir bulut
bir öpücük kondurdu
gözümün kenarına
bir öpücük....
Uğultulu bir orman kalabalığıydı gözlerin
Öyle derin, dibinde papatyalar saklı bir kara çalı
Bir kuyu gibi, suyu gözyaşlarından demlenen
Gözyaşların kuyuda akpak çakıltaşı...
Nefesini ne çok sevdim ben
Hangi gülümseyiş
Hangi yarasından dağlayıp sızlattı onu...
Hangi acının gölgesinden korkup da saklandı...
Çocukluğunu kırk pareli bir bohçaya sardı
Hayat artık kendiyle oynadığı bir saklambaçtı!
Bu gece duman duman tanımsız, bir garip sis iner düşlerime
Uçurtmam kaçmışsa da ellerimden, dağlar ardına
Ağlama yüreğim, bulur bir başkası elbet
Yahut küçük bir çocuk, uçurur rüzgarınla...
Öyle bakma sevdiğim, kum kaçtı gözlerime
Oysa ki çiçekli dal uçlarını unutmuyorum.
-Can’a,
Yağmurun çığlığıyla uyandığım bir sabahtı
Yar kokusu gibi tütmekteydi sardunyanın kokusu
Firari bir uçurum kapımın önünde beklemekteydi
Namlu gibi keskindi pencereme uzanan gök tortusu
I.
İlk anda farkedilebilen bir yağmur kokusu hakimdi havada..
Sonsuz maviliği içinde okyanus dalgalandı.
Bilinmez uzaklıklar içinde bir dalga kıyıya vurdu u-sul-ca…
Dost sevdası tüm yüreğiyle hissetti,
Güz çiçeğim yüreğime düşeli
Bir yanım hep o kış şehrindedir
Yüreğim, kınalı kuzum,sevincim
Umuduyla çırpınan bir yüreğin içindedir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!