Çocuğa ekmek veriyorlar.
Yere dökecek.
Vermesen kalbe yazık
O gözden dökülen yaşlar büyük.
Kusur kırıntılarda…
Zifiri karanlık karışmış sabaha.
Başı dik bir genç;
Sokak lambasının ardından,
Son istasyona yürüyor.
Betonu hissedercesine, salına salına…
Soğuk yerde,
Aklımdaki ‘sen’ gözümden düşüyor bazen
Kusurlara bahane yağıyor yüreğimden.
Seni seviyorum bakışları ne kadarsa gözlerimin
Hatırımda o kadarı kalıyor senden geriye…
Gözümden düşsen bile
Düşüyorsun kalbime.
Bana bir dua yetiştir,
İçine kendini koy.
Üfle semaya,
Amini bol olsun.
Mümkün zaten gelişi güzel hatırlamak
Fırtınadan esintiyle gelmesi kolay olsun.
Eskiden çoktu her şey
Azı var şimdilerin.
Uzun yaz günleri yıl gibiydi içimizde
Görmemek için saklanırdık.
Fısıltılardı gürültüyle,
Bağrışmalardı sessizce.
Çizdiğim en güzel resimdin sen.
Rengarenk sözcüklerin vardı.
Sanat, sözcüklerde aramaktı şiiri
Hayal edebilsem
Yanımda ederdim seni.
Şiirde en uzun 'Üç Nokta'ydın sen.
Bir kez papatya gördü mü,
Gülde dikeni kusur bulmuş toprak.
Şimdi ne zaman tanısam birini
Aynı dikenler batar kalbime.
Koparsam papatyanın beyazını bir bir
Yine en sevdiğin renk aklıma gelir.
Bir damla su kadar çarpıyor nehir
Kayalar desen desen ırmaklarda...
Kestaneler sen kadar neşeli her Ekim sabahı…
Gözüm ağaçlı yollarında Kasım’ın…
Artık daha büyük kahverengi gözlerin,
Yağmur damlaları kadar fazla gülüşlerin…
Her gecenin yıldızı gibi
Karanlıktaki ışık da umuttur insanda.
Soğuk kış gecesinin peşinden
Mutlaka bir güneş vardır,
Yağan karın sonunda anlam kazanan…
Yüreğim yabancı bir şehir sensiz
Anahtarı sende.
Yürüyüp korktuğum bir başıma
Sokakları var içinde.
Çıkmazları var kaybolduğum...
Yaprak hışırtıları var.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!