Bazen öyle bir yere koyuyorum ki seni
Sanki izlediğim hiçbir film
Okuduğum hiçbir kitap
Hiçbir şiir yazdığım
Yetmiyor.
Cem Karaca’nın şarkısı gibi sevda.
Kuşlarda.
Korkup tutamadığımız bir tedirginlik hali.
Tek kişilik yaralarımızda sevda.
Saramadığımız kuşların kanatlarında.
Bir çay kenarında, içtiğin suda.
Hangi mevsimin altındaysa bu topraklar
Çamur yağıyordu memlekete.
Nisan'daki gibi gülmüyordu çocuklar hep.
En soğuk kışların bitiremediği sıcacık yürekler
Soğuk baharlara evriliyordu.
Yitiyorsa bir millet ne yapılır?
İnsanlık için dünya barışı neyse
Neyse vatan bir millet için
Bir kadın için annelik
Bir çocuk gülüşü Afrika’da
Hiç gidilmemiş bir yer neyse
Dokunduğun deniz,
Bir uyku hali belirsizlik
Biraz yaşarsın.
Biraz ölü...
Hem hayatta gibi, hem değil..
Bir zaman meselesi sonsuzluk
Her günüm bir değişimi anlamakla geçiyor.
Daha çok dönüşüm gibi.
Her sabah istisnasız
Gregor Samsa gibi uyanıyorum.
Çok az şeyde var bu.
Şiirler hariç mesela
EYLÜL - Ekim - Kasım
Bir başka esti rüzgar bu Eylül.
Yapraklar hep düşerdi toprağa
Yağmur da sıradan yağardı.
Toprak kokusu uçurdu kuşları bu yıl.
Fernweh…
Duydunuz mu hiç?
Gidemediğimiz yer, bir yerlerde.
Belki ‘o’ yer
Birinde bir yerdir.
Yağmur yağıyor
Penceremde sanki sesin
Bir damla bile hatırlatıyor seni
Islanıyor düşünceler, gece olunca...
Sen diye sarılabilsem yağmura
Her sabah bir dedenin
Bastonunu kırmayı…
Her akşam parçaları toplayıp
Geceleri onarmayı...
Tek kanadı vurulan
Bir güvercin olmayı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!