Baştan uca özlem kokar tren.
Demirin pasından,
Gidiş dönüş biletine kadar.
En arka vagonda kahve içersen eğer
Üzerindeki hüzündür, geçen her taşın.
Birkaç söz düşse de kağıda
Hırçın dalgalara ev,
Nice canlıya nefes oldun.
Okyanustan gizemini aldın,
Dağlardan nehirleri...
Gökyüzünden çaldın
Derinlere mavini.
Ne zaman baksam bir yıldıza hemen kayar.
Değer versem bir fidana ilk o solar.
Korkarım yeşermez bir daha
Yeşili çok sevmesem mi?
Paylaşsam sevinçlerini,
Sanıyorum ki ilk 'mutsuzluk'tu bulunan
Şiir sonra keşfedildi.
Huzur arayanlarca,
Aşıklar adına…
Dizeler bulundu sevdanın ardından
Sevilen değil, seven adına…
Kararsa gökyüzü öldüğüm gün.
Gölge inse şehre,
Sebebi zühur etse bedenimden...
Meydanlara taşsa cesedim
Bembeyaz umutlar bıraksam ama.
Saçım ağrımış olsa,
Düşünürken bir iskelede,
Yıldızlar gördük akşamüstü.
Bir denizci ipini düğümlerken
Köpüklü dalgalar izledik.
Ne diyebilirsin sevdiğine?
Ne diyeceksin?
Gidiyorsa güle güle dersin, ağlaya ağlaya…
Allah’a emanet ol dersin.
Demelisin de zaten.
Dizeler konuşacak arkandan
Sen karın güzelliğini bilirsin sevgili!
Soğuğunu görmezsin.
Bulutların beyazını seversin,
Kasvetini bilmezsin.
Yağmura el açarsın da
Gel, saltanat kur kalbimde.
Kalkması zor olsun.
Kur ki;
Çocuklarını seveyim.
Gel, bir gül ol içimde.
Şu dert ve düşünce karanlığına onlarca satır düştü.
Yüzlerce şairin eli kulağında,
Binlerce şiire selalar okundu.
Toprakla aramdaki geçmişi unuturcasına sevmiştim birini.
Lakin yorulmuşluk, zekatıydı bedenimin;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!