Ne ilkbahar gelsin ne de yaz gelsin
Güneş gitsin kendi Ay’ına doğsun
Her şeyimsin ve her şeyden güzelsin
Dünyama bir senin gözlerin dolsun
Hani içinde tatlı bir his olur beklersin…
Sanki gerçekten var olanı beklersin ama
Gerçekte neyin var olduğunu bilemezsin ya
Sadece beklersin.
Sevdiğinin kollarında can vermek için
Can atabilir misin?
Öylesine değil de ölesiye sevebilir misin
“Sevdim” dediğin yarenini?
Hayatını tek celsede sunabilir misin avuçlarına?
Tereddütsüz ölebilir misin sevdiğin için?
Bilmiyorum…
Ne zaman öleceğimi bilmiyorum.
Nereden bileyim… Bilemem!
Bu yüzden sana veda edemeden gidersem
Özür dilerim.
Dışarıdan bakınca kale gibiyim,
dimdik, sarsılmaz,
ağır toplara göğüs germiş
sabır taşlarımla örülü.
Ama içerde…
Bitmiş mi çilelerin, sonu gelmez dertlerin?
Hayatla tek başına mücadelen bitmiş mi?
Sırtından bıçaklayan o bütün namertlerin,
Sana olan öfkesi sen ölünce gitmiş mi?
Kendinden vazgeçip yaşadın da ne oldu?
Benim de bahtıma güneş açarmış
Sen benim ömrüme dolduğun anda
Çiçekler açarmış kuşlar uçarmış
Sen benim hatırımı sorduğun anda
Rabbimin, dünyadaki sanat evini gezerken gözüme bir tablosu ilişti.
O tablonun içine can da üflemiş
ve ben o tablodan çıkamadım halâ
Yarını bekleyen insanlar vardı.
Dün hepsi toprak oldu!
Hayat denen kumar masasına,
ömrümü sermaye koydum.
Ya sen ya hiç!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!