Dışarıdan bakınca kale gibiyim,
dimdik, sarsılmaz,
ağır toplara göğüs germiş
sabır taşlarımla örülü.
Ama içerde…
Bitmiş mi çilelerin, sonu gelmez dertlerin?
Hayatla tek başına mücadelen bitmiş mi?
Sırtından bıçaklayan o bütün namertlerin,
Sana olan öfkesi sen ölünce gitmiş mi?
Kendinden vazgeçip yaşadın da ne oldu?
Sevdiğinin kollarında can vermek için
Can atabilir misin?
Öylesine değil de ölesiye sevebilir misin
“Sevdim” dediğin yarenini?
Hayatını tek celsede sunabilir misin avuçlarına?
Tereddütsüz ölebilir misin sevdiğin için?
Bilmiyorum…
Ne zaman öleceğimi bilmiyorum.
Nereden bileyim… Bilemem!
Bu yüzden sana veda edemeden gidersem
Özür dilerim.
Hani içinde tatlı bir his olur beklersin…
Sanki gerçekten var olanı beklersin ama
Gerçekte neyin var olduğunu bilemezsin ya
Sadece beklersin.
Ne ilkbahar gelsin ne de yaz gelsin
Güneş gitsin kendi Ay’ına doğsun
Her şeyimsin ve her şeyden güzelsin
Dünyama bir senin gözlerin dolsun
Kimseye açmadım kapılarımı
Yüreğim yıllarca seni bekledi
Ciğerim o taze kokularını
Nefesimi tutup bir bir ekledi
Sevindirtme sensizlik korkularımı
Bırak; toprağı senin olmasın,
Asıl beslediği gülü kokla sen.
Yüreğini dünya hırsı yormasın.
İlahi aşkı hep içinde yokla sen.
Çok vaktin kalmadı; şöyle bir düşün,
Nasır tutmuş kalbimle,
hayatın çarkları arasında,
sıkışıp kalmışlığımın acısı...
Tükenmek üzere olan umutlarıma,
çare olamayışımın ızdırabı...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!