Mehmet Şirin Yün Şiirleri - Şair Mehmet ...

Mehmet Şirin Yün

İlk okulda tek ayak üstünde bekletilen o haylaz çocuk bendim.
Bir başkasının yazılı kağıdını, olduğu gibi doğrusuyla, yanlısı ile yanlisiyla kendi kağıdıma geçirmem suçtu,
Bunu bile bile yapıyordum oysa.
Kime neydi?
Tembel, haylaz bir çocuktum, bunu biliyorlardi ve bize ogretikleri;
"Bana arkadaşını soyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" ata sözünden haberleri yoktu sanki.

Devamını Oku
Mehmet Şirin Yün

Sen dudaklarımı nımetten sayıp,
Alnına götür.
Ben helalim deyip, öpmezmiyim be kadın?

Devamını Oku
Mehmet Şirin Yün

Hangi dal serzeniş eder ki, kendine sığınmış bir kuşun habersiz gelişine?

Sana gökyüzüne sinmiş deniz kokusu getirdim kanatlarımda,
Birde avcıların bıraktığı derin yaralar tabi.

Hani sarılırken takas etsek bir şeyleri.

Devamını Oku
Mehmet Şirin Yün

Ben, her gece ayrı bir vukaatla uyudum.
Uykularımdan çaldığım duygularla,
Sana, senli_benli sabahlar biriktirdim.

Yokluğun iz sürüyordu bu şehirde, yok oluyordum.

Devamını Oku
Mehmet Şirin Yün

Bir kadın tanıdım,
Ruhuma ilerliyordu, yavaş yavaş.

Biraz telaşlı,
Endişeli birazda.

Devamını Oku
Mehmet Şirin Yün

Bir çocuğun, ağlamaklı sesinde rastladım ölüsüne.

Kadın, bir bana baktı.
Gözlerim de boylu boyunca uzanmış leşine,
Birde fistanından çekiştirerek ağlayan çocuğuna.

Devamını Oku
Mehmet Şirin Yün

Ben unutkan bir adamım.
Olmazsa elimde ellerin,
Bir merhabayı esirgerim dostlarımdan.
Havada asılı kalır umutlarım,
Dokunamam hiçbirşeye.
Ben unutkan bir adamım

Devamını Oku
Mehmet Şirin Yün

-Gidisimin hic mi faydası olmadı?
Diye soracaksan,
-Oldu.
Toplu taşıma araclarinda, "hiç kişi" diye uzattigim paranın tamamı, para üstü olarak geri döndü bana.
Hepsi bu.

Devamını Oku
Mehmet Şirin Yün

Ardından;
Birlikte martilara attığımız balıklardan özür dilerken ben,
Bütün mahcubiyet ile tanri benden af diliyordu çekingen ve kısık sesiyle..

Devamını Oku
Mehmet Şirin Yün

İçinde kendime dair hiç bir bulguya rastlayamadığım bir hayatın koynunda, geceleri çırılçıplak, yalnızca insan kalabalığıyla tıka basa yollarında yalın ayaktım. Ne uyuyabiliyordum 
-ki gecenin yalnızlığı batıyordu tenime,
Nede yürüyebiliyordum.
-ki her hayalimin birer kırıntısı hayat ile bir olup en kalın yerinden kesiyordu umudumu.
Ayaklarım acıyordu.
Her geçen an biraz daha yok oluşumu yorumlar gibi, yalnızca kendime seyirciyim kendi oynadığım oyunda, biri kapanmadan bir diğeri açılıyor perdenin.

Devamını Oku