'Garip'
Bir garip düşer yaban ellere.
Sevdası kalır vahşi yellere...
Acısı bitmez derdi tükenmez.
Garibim ağlar fakat ne çare.
İSTANBUL
Bazen bir martıyım rıhtımlarında.
Bazen bir yolcuyum tren garında.
Bazen bir dinciyim bazen bir zenci.
Ben hep seninleyim sende İstanbul…
Varamadı Agos’a
İstanbul’da geceden kalma bir sabah.
Bulutlar kapkara…
Uğultulu bir sessizlik var sokaklarda.
Ürkek güvercinler yalın ayak.
Şişli Meydanında…
Çileler ekilmiş gönlüme...
Yeşerir her bahar acılar...
Sızılar içinde bu beden.
Kaç bahar daha direnecek.
Sevdalım kuşlardır uçarlar.
Sur
Amed Surları gibiyim.
Hiç benzemem,
Muş Ovasının o upuzun maviliğine.
Hele Van Gölüne hiç benzemem ben.
Karardı yüreğim karardı dünyam.
O acı sözleri söylediğin an....
Zaman durmuş sanki gitmez yelkovan.
Elim acır yüzüm gülmez gardiyan.
Kötü haberler geldi dışarılardan.
”Biz Gever’li Çocuklarız”
Bizim aç büyüklerimiz vardı.
Bir de asla doymasını beceremeyen,
kedilerimiz vardı.
Topraktan yapılmış derme, çatma
Gerçekçi dizelerin saçma sapan şair’iyim ben.
Zamansız ölümlerin yüreği ürkek mazlumuyum ben.
Ya çok sitemkâr yada bir deliyim ben.
Ya dünyalı ya Kürdistan’lıyım ben.
Ölüm hep aklımdadır çünkü bir faniyim ben.
Ah babam ah......
Yanıyor bu bedenim yine.
Hiç mi hiç öğretmemişsin bana hayatı.
Sudan çıkmış balık gibiyim.
Karaya vurdum kurudum bir anda.
Önümde hep duvarlar var.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!