Nelerimizi sattığımızı bilemeden
Bir yanımıza yığdığımız paralarımız
Bazen, çokluğu yokluğundan da kötü
derin yaralarımız
Çiçekli vadiler geçerken
aşılmaz uçurumlar oluşturduğumuz
Git, evlat,
Kaf Dağı’nın arkasından,
Bir tüy getir
bana Anka’dan.
Savaş meydanlarından
arta kalan,
Kuşatma, kuşatma, kuşatma...
Bu hikaye hep vardı.
Ekranlardan uzandı boğucu el
Oğlu babadan
Karıyı kocadan
-kolay olmadı, ama-
Ne yaşar ki bir yürekte
Biraz sevgi biraz öfke
“Sevgi de ne! ” deyip geçme
Sevgiyle vurulur öfkeler
Öfkeler ki büyük savaşlara gerekçe
Kurtul, günlük kaygulardan,
Dön yüzünü sevgiliye.
Ürkek bakışlar çarpışır:
Suyla-Şimşek;
Göz ve Yürek.
Hayal-gerçek
İpek kanat şu yüreğim.
Ben bir gezgin kelebeğim;
Geç geldim, tez gideceğim.
Yıkanalım, gel baharla,
Benzeşirken çiçek dağla.
Kurumuş bir pınar başındaydı,
İçi hala-eski-pınar gibi taşkın;
Sevda ağlamaktaydı...
Durmuş, bir köşesinde derenin,
Suyu ve Sevda’nın
-suda görüp vurulduğu-
- Sevgili Eşime -
Dur, pes etme!
Daha çözülmedi yüreğimde gizemlerin,
-zaman boyalı-
Saçlarında öpemediğim
nice mahzun tellerin var.
Bu başka bir pencere
Yığınlar
pencereler peşinde
Gül açmış birinde
Öbüründe fesleğen
Tam da efkar renginde
merhaba ben şair mehmet kara'nın yıllar önce antep il halk kütüphanesinde bir kitabını okumuştum o kitapta çok güzel resimler vardı bu sitede o resimleri göremedim o resimleri bir daha görmek isterim eğer mümkünse o resimler sitede paylaşılabilir mi yardımcı olursanız sevinirim
hocam sizi cok özlücem hakkınızı helal edin şimdi ben antalya kaştayım allah izin verirse bayramdan sonra gidiyorum amerikaya dua edin hayırlısı olsun