:)) tebessüm ve heyecan...
heyecan yaratıyor yazışmalarımız... haz alıyorum ve hoş bir yolculukta hissediyorum kendimi... hedefi belirlenmeyen bir yolculuk ve bizler de yolcuları bu seyehatin... yanıtlarımda zorlanmıyorum dersem, yalan söylemiş olurum, buna ragmen rüzgara tutulmuş gibi kendimi bırakıyorum uçmalara... bugün, şimdi, bu an... yarınlar çok uzak... yarınlar bilinmezde, sonralar donuk ve belirsiz... şu an açıyor çiçek, yaprak yaprak ve doyumsuz... şu an gün doğuyor, karanlıkları yırtarcasına, renk renk, parlak saf ve yalın... yaşam şu an avuçlarımızda, soğuk, berrak su misali, kana kana içmeli... şimdi, şu an...
kim kimin elinden tutmuş ve nerelere götürüyor bilemiyorum, fakat sanırım memnunluk tebessümü her birimizde beliriyor... ve kimse de şikayetçi degil, değil mi? ?
mutluluk ve huzur anlarını yaşamak ve yaşatmak hakkımız diye düşünüyorum... bugün ve şimdi...
hmmm online siniz
yakalandiniz....
bilmem nedendir, bugün daha neseli ve kipir kipir icim... muzur bir cocuk gibiyim...
aklimda binbir yaramazliklar... yüzümde muzurca bir gülümseme... kimin zilini calip kacsam acaba?
...
beni bir tek ölüm dindirir
her şeyin sonu gibi gelebilir
ama başlangıcıdır bir şeylerin aslında
son bulur bütün yaşanmışlıklarım o anda
nerde bir ağaç yıkılsa
...
ve bütün kuşlar
baharın çağrısında çarmıha geriliyor
bir yalancı bahara diriliyor
ve
hayatın dirildiği yerde
mükemmel...
yüzümde bir tebessümle tekrar tekrar okudum yazınızı... mükemmel ve tam anlamıyla kaleme dökülmesi duyguların, özlemlerin ve isteklerin...
bu kez de ben kelimelerimi yakalamaya çalışıyorum çok memnun bir kovalamacada…
yazınızı günümün incisi ilan ediyorum, müsaadenizle...
Merhaba
Şiirlerimin siz de etki bıraktığını bilmek beni çok memnun etti. Tekrar teşekkür ederim. Tabii ki yazışmalarımızda medeni halimizin hiçbir önemi olamaz. İnsanlar yazıştıkça, hisseder; paylaşır ve yaşadığını hatırlar … Zaten ömrümüz bir mücadele… Küçücük çalınmış anlar var ondan; bir şeyleri özel kılan, anlamlı kılan…Ben bunlara çalınmış anlar diyorum ve onları ömrümün armağanları kabul ediyorum.
Zaten mutluluk dediğimiz şey ne ki zamandan çaldığımız küçük anlar ve onların devam eden yansımaları, insanın nihai hedefi mutluluk aslında ve yaptığı her şey buna yönelik bence, ama nedense, o kadar zor elde ediliyor ki; ve ne zaman nasıl olacağını da kestiremiyoruz… kimi zaman bizi mutlu eden şeyler, kimi zaman da mutsuzluğumuzun kaynağı oluveriyor sevgiyi aşkı arıyoruz; bazen bunlar bile mutsuzluk kaynağı oluveriyor.. Ve ne hayatın ne de duyguların bir formülü yok … Hepsi birlikte işte hayat…
…
Sizden gelen... Her yazı bende sevinç ve tebessüm yaratıyor... şiirleriniz mükemmel, amatörce değil sanırım, gayet etkileyici...
Benim ise, hayır yayınlanmış hiç bir yazım yok, ben ancak anlık haleti ruhiyemin rengine göre kalemime döküleni yazılarda ifade ediyorum... beğenileriniz için teşekkür ederim...
ben aslen İstanbullu olarak 36 yıl önce Almanya’ya gelerek yerleşmiş, 4 çocuk annesi bir bayanım...
...
Sizi geç yanıtladığım için affedin...Bundan sonra gecikme olmayacak... Korkmaya gelince, siz yazdınız ya yetmez mi...Demek ki benim gibi özgürler ve SİZİN GİBİ KORKUSUZLAR halen var... Bir diğer mevzuu da “Korkunun ecele faydası var mı...” Elbette yok... Öleceksek ölelim...
Ayrıca, kadınlar, diye bir genelleme yapılabilir mi, böyle toptancı bir yaklaşım ve tutum takınabilir miyiz diye düşündüm... Sonra bunun hep yapıldığı aklıma geldi. Bence bu doğru bir yaklaşım değil; her zaman istisnalar olduğu gibi, hangi kadın ya da kadınlar diye de sormak gerekiyor. Çalışan kadın, işçi, memur, kariyer sahibi kadın; ev kadını ya da hangi yaşlardaki kadın ya da kadınlar; hangi kültürün kadınları: Alt sınıf, üst sınıf, orta sınıf kadınlar... Kocaman bir soru işareti... Böyle genellemeler bu denli kalın çizgilerle yanlış; ama ötekinden kastımız erkekse, evet doğru.
Genel hatları ve kalın çizgilerle iki farklı dünya, kadınla erkeğin dünyası; hormonları farklı çalışır, yaşamdaki rolleri farklıdır, duruşları, ilişkileri, sözcüklere yükledikleri anlamlar farklıdır; ekonomileri, güçleri, erkleri farklıdır. Kadınlara göre daha cesurdurlar, daha ataktırlar; güçlü olmak zorundadır, para kazanmak zorundadır, genelde birilerine bakmak zorundadır ve sıralamaya kalktığımızda uzunca bir liste elde edebiliriz.
Evet “öteki” kadınsa farklıdır; bence kadınlar, sizin tezinizin aksine böyle cesur ve cüretkar erkekleri severler. Hangi türden kadın olursa olsun geneli bir biçimde korunmak ister ve bunu yapabilecek olanın da cesur erkekler olduğunu söyler dürtüleri onlara. Yalnız bu mu sıra dışı erkekler, boyun eğmeyen cüretkar erkekler çeker kadınları… Kimisi onlara sahip olur; kimisi “Dünya ahiret kardeşim olsun.” gibi sözlere saklanarak bir biçimde bu erkeklere örtük olarak da olsa hislerini belli ederler. Eğer erkek bunun farkındaysa bunu sonuna kadar kullanır. Birçok kadının canını yakar.
Sevgili S…, sanırım yazacaksınız bu bir ara mail olmalı...
Sevgi ve saygılarımla
h…
bir vaha ve bir vaha daha...
sevgiyi ve sevilmeyi özlemek, yaşamak ilkleri, her ilk de bir ilki yaşamak...mahcup titreyişler ardından hoyratça sevmeleri sevilmeleri sevişmeleri... karanlıkta güneşi hissetmek, tenlerde çölleri yaşamak, susuzluktan kuruyan dudaklara yaşam suyu sunmak... gökkusağı renklerini parmak uçlarından dokulana aktarmak, fırtnaları yaşatmak yürek yürek ve bedenlerde... özlemin kırbaçlarını yaşatmak ve yaşamak saniyelerde, ayrılamayan ellerde tutsak olmak an be an... kuş olup uçmak bilinmezsizlere bir göz kırpımı hızında, bilinmezsizleri düşlemek her nefes alımınnda
okyanusların derinliklerine dalmak, denizkızları ile yarışırcasına... volkan olmak püskürtmek lavları yakarcasına derinlikleri...
özlemek, özlemi özlercesine avuç içlerindeki çizgileri...
kimi tutkular rehberimiz olur yasam boyunca... sarar tenimizi sicak günes isinlari gibi... sorgulamadan gideriz peslerinden tutkularimizin, hic pisman olmayacagimizi biliriz... ask, özlem ve hayat...