Velayetti şu dünyada sığındığımız o dağlar...
Dirayetti sükûn eden insan için rivayetti
Dağlar! Yüce Dağlar! Sarıldığımız o dağlar!
Sirayette bir hüzmenin ışığıydı; sikayetti...
Senin adın cihan gibi
Namın sığmaz şu yerlere
Geldin, gittin bir an gibi
Şifa oldun tüm erlere
Derindeki bir yanığı şifa için dolandırdın
Ve gördün ki şu dünyada dost dediğin yalan belki
Belki tacın belki tahtın acı kesmez ya bandırdın
Bandırdın bir şifa kürü sana şifa salan belki
Yandı tenin acı vardı; belli dünya pek yalandı!
Şakağına saplanan kurşunla da ölmedi
Çünkü mahzun Hak ile her daim beraberdi
Yalan olan ölümdü, hayat devam edendi
Yaraları arttıkça mahzun sanma ölendi
Bilendi... Bilendi... Bilendi...
Dağ gibi aslanda yürek de olur
Fırtına boğanın talihi gele
Meczolur bakanlar marife bulur
Söyledim ama ben diyeyim hele:
Aşikar Hak'kın nimeti...Verdi...
Hak, kulu bir kere, bir kere yerdi
Şahidim Allah, şer'ini derdi
Zahirdi İslam; zahir kaderdi...
Bilginin Bilgeye faydası vardır
Zan ise cahile fırsat tanıyor
Bilenler, tecrübe ile dolaşır
Bilmeyen, basit bir işte yanıyor
Fakrına, haline göre zaruret
Zenginde gül bile belli ki izzet
Bakarsın zaruri olanı bulur
Arayan... ama şu kibir bir pis ur!..
Sensizlik ateş; varlığın şüphe!
Kandilim nurun; yokluğun mihne,
Karşıma çıksan, olsam avare
Bil ki ben bende, sendeki rahe...
Kıldım hıfzım ol Allah'a
Niyaz ile namaz ile
Şu cihanda emsal idim
Ayan ile araz ile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!