"Konfüçyüs’e sormuşlar: “Bir memleketi yönetmeye çağrılsaydınız, yapacağınız ilk iş ne olurdu? ”
Büyük düşünür şöyle cevap vermiş: “Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle işe başlardım.” Dinleyicilerin şaşkın bakışları arasında sözlerine devam etmiş:
“Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”
Aynı Konfüçyüs: “Kelimelerin kuvvetini anlamadan, insanların kuvvetini anlayamazsınız” diyor.
Biz bu sözü kendimizce güncelleyerek söyle şerh edebiliriz sanırım: kelimelerin kuvvetini anlayamadan, şairlerin kıymetini anlayamazsınız..
İki yıla yakın faaliyette olan “Elbistan Belediyesi Kültür Ocağı” eski köy odaları dediğimiz bir yapıyı andırıyor olmasının yanı sıra bir takım faaliyetlerin de konuşulduğu ve hayata geçirildiği bir mekân olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Evet! .. Dostlar, kul olmanın hükmü bu
İnsan olmak için ferman gerekmez
Yâr elinde gül olmanın hükmü bu
Dalımdan koptun mu derman gerekmez
Muhabbet beslerim daim içimde
Yürekte açılan kapanmaz yara
Sevda dedikleri yamana düşme
Kim derse her seven kavuşur yara
Yalandır inanıp amana düşme
An vardır ki hafta olur ay olur
Kalsa ateş ortasında
Yanmam dese kim inanır
Hasret var sevda tasında
Sunmam dese kim inanır
Beşikle kabir arası
Bu yazımızda; Dr. Oğuz Paköz’ün kültür dünyamıza kazandırdığı Türkülerle Giden İlbey isimli öykü kitabını konu edineceğiz.
Sıcağı sıcağına bendenize de gönderilen ve ismini ilk öykünün başlığından alan eser 88 sayfadan oluşmaktadır. Gerçek hayattan esinlenerek kaleme alınmış birbirinden güzel 11 öykünün yer aldığı; okuyucuyu ilk sayfasından itibaren sarıp sarmalayan, kendini elden bırakılmamacasına okutturan, kahramanıyla birlikte her öykünün geçtiği belde ve bölgeleri gezdiren kitap Temmuz 2013’te Ankara’da (Öncü Basımevi, İskitler) basılmıştır.
1947’de Kahramanmaraş’ta doğan yazarımız 74’te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra Maraş’ta bir süre pratisyen hekim olarak çalıştı. 1982’de Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi biyokimya bölümünde ihtisasını tamamladı. Zorunlu hizmetini Çorum, Elbistan ve Kahramanmaraş devlet hastanelerinde yerine getirdi. 1984 sonrasında Maraş’ta özel bir laboratuar açtı. Bu görevi 2008 Eylül’üne kadar sürdürdü. Bu tarihte laboratuarı kapatarak Kahramanmaraş’ta özel bir hastanede çalışmaya başladı. O gün bu gündür sözkonusu özel hastanenin laboratuarının sorumlu doktorluğunu yürütmektedir.
Paköz evli ve dört çocuk babasıdır. Kahramanmaraş’ta bulunduğu yıllarda uzun süre politika ile de uğraşmıştır. 3 yıl Türkocağı başkanlığı yapmıştır. Rauf Denktaş’ın Maraş’ı ziyareti onun başkanlığı döneminde gerçekleşmiştir. Bu arada dört kez Tabipler Odası başkanlığına getirilmiştir. Kahramanmaraş Meslek Odaları Birliği’nin kurucularından olup uzun süre başkanlığını da yürütmüştür. Yine aynı dönemde Güney İlleri Tabip Odaları Birliği’nin kurucuları ve yöneticileri arasındadır.
Paköz, 2002’de kurulan Kahramanmaraş Kültür-Sanat Evi Derneği’nin kurucu başkanı olup onbir yıldır başkanlığını ve aynı zamanda derneğin yayın organı olan sanat ve edebiyat dergisi Alkış’ın sahiplik ve başyazarlığını da sürdürmektedir. Kılgı, Var Varanın Sür Sürenin, Maraş Destanı ve Bombalar Öldürmez Sevgiyi adlarını taşıyan yayımlanmış beş eserine Türkülerle Giden İlbey de eklenmiştir.
Paköz; aynı zamanda şair kimliğiyle öne çıkan ve geçmişle geleceği kaynaştırma kaygısını her yazısında hissettiren bir kalemimizdir de... “Tıbbiyeden her şey çıkar, arada bir doktor da çıkar” sözü tam da Oğuz Bey için söylenmiştir. O; bizim olan her harf ve rakama sahip çıkılması gerektiği şuurunu kilimdeki motif kadar arı duru işleyen, “Geçmişine sahip çıkmayan milletlerin geleceği olmaz” şiarının idrakinde olan bir yazar-şairdir…
Bu seçimde oyumuzu
Tanışlara verelim mi?
Takip edip sayımızı
Yüzde kaçız görelim mi?
Pirim veremem zillete
Konuşmak kolaydır susmaksa zordur
Marifet zordadır zora talip ol
Ayrılık alevdir hasretlik kordur
Âşık olacaksan kora talip ol
Sevda pürneşeyle eğlence değil
Kaleme denilen yazıya düşer
Sırrı faş eyleyip yazma sevdiğim
Sevip mecnun olan yazıya düşer
Sarar saçlarını yazma sevdiğim
Oralardan farklı değil buralar
Çaplı çapsızlığı yazayım dersen
Karganın kayada ötmesini yaz.
Asıl köksüzlüğü yazayım dersen
Kurbağanın kuşu gütmesini yaz
Gurbet başımızdan ayrılmasa da
İradeye muhal midir düş görmek
Uyusam düşümde çıkar Elbistan
Bahara alamet karakış görmek
Kem talih suyunda akar Elbistan
Aşağı çek sakal yukarı bıyık
Teşekkürler
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar