“On geceye ant olsun.” Anlamak lazım onu,
Sevinç karışır hüzne, açıldığında konu!
Bereket kaynayarak feyiz taşar “Şehrullah”
Bu kadar tevafuku, kim halk eder ğayrullah?
Bütün hücrelerimle sana gönül bağladım,
Derin aşkımdan bir pay alırsın diye sevdim.
Zahir-batın hâlini anlayınca ağladım,
Gün gelir yüreğime dalarsın diye sevdim.
Olur ki ekstradan imkân sağlanır,
Fırsatı kollayıp azmamak lazım!
Ense kalınlaşıp göbek yağlanır,
Direktif yollayıp ezmemek lazım!
Görev verilmişse hakkıyla yapıp
Gıdıklasam bağırır, bekler fırsatı kollar,
Tam punduna getirir, döver orta yerinden.
Kendi baş edemezse, başka birini yollar,
Hırsından eteğini gever orta yerinden.
Güneş küsmüş saklanır, ay buluta gizlenmiş,
Herkes gibi gönderildim dünyaya,
Buradaki payımı almaya geldi.
Kendi bestemi yazıp Malatya’ya,
Sazımın telini çalmaya geldim(!)
Halktan aldığımı vermek isterim,
Farklılık rahmettir kafa yorulmaz,
Herkese selamla hitabımız bir.
İttifaka rağmen hilaf sorulmaz,
Sağlam kaynağımız Kitabımız bir.
Hasımı bırakıp hısıma düştük,
Bilmezdim, öğreten o
Görmezdim, gösteren o
Tüm çevremle barışı;
Bana öğütleyen o.
Hissederek almayı
Kalmadı kıymet ve hatır,
Yazılmıyor tek bir satır,
Sadece “alo” var cepten;
Diri ölü, canlı yatır.
Önce asalet bozuldu,
Hiç solmayacaksın sanıyordum, biricik gülüm,
Sanma ki, sen fanisin, beni de bekliyor ölüm...
Boynunu büküp beklemektense, gülümse bana!
Benden önce solarsan, hasret kalırım bil sana! ..
Ağzımın tadı kaçar,
Ölümü düşününce...
O an kalırım naçar,
Ölümü düşününce...
Bazen hayat işkence,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!