Ölümün diğer adı; zelzele
Evinin başına yıkılması insanın...
Bıçağın kemiğe dayanması
Dünyanın sonu
Anaların bebelerinden ayrı kalması
Göz göre göre
Bedduan mı tuttu ıslak gözlü kız?
İflah olamadım on yıldır inan.
Kaderin ağzında acı bir sakız,
Çiğneyip duruyor kalbimi her an.
Gam çektim, acıdan hiç yıkılmadım.
O kış
Bir şeylerin olacağı belliydi
Karısına şiir okuyan adam
Bu yüzden kederliydi
Hayat şeker renginde
Geceler griydi
Bir düşün, ufukta nazlı bir gemi
İçinde ikimiz tek can, tek yürek
Sakın ellerimi bırakma e mi
Düşersem, kim bana “yürü” diyecek
Bir göğün en mavi karanlığına
Şimdi susuyorum.
Ömründe hiç konuşmamış
bir çocuk suskunluğu.
Korkuyorum.
Bir gün çözülürse dilimin düğümü.
Hangi bent tutar bu seli.
-Muhsin Yazıcıoğlu’na-
Tek kelimelik cümleler kuruyorum
Gözyaşıyla karışıyor bakışım
Ben hayra yoruyorum
Soğuk bir gecede
Varoş bakışlı
Ve ürkek
Anadolu’nun ortasında sanayi çırakları
Ama yürekleri büyük
Bilekleri de
Doksanyedi kışında
Ey gecemi süsleyen gece lambası yıldız
Şu loş gecede yalnız ikimiz arkadaşız
Aralık 1988, Malatya
Gölgeni bırakma bu yaban elde
Umursamıyorum hayatı artık
Şehla gözlerini unutmak için
Yağmurda geceye yaslanıyorum
Yorgun bir tay gibi çaresizliğim
Sensizken yağmurda ıslanmıyorum
Kaç bayram geçirdin bensiz
Kahverengi gözlerimin ardına sığınarak
Oysa hiçbir arabesk şiir okumamışken sana
Titreyen ellerinle hissederdin nabzımı
Beni ele veren onca şey varken
Mesela, kalbimin binbir parça oluşuna inat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!