Günaydın demelerinle başlıyor
Güle güle demelerin
Bu gel gitlere alıştım çoktan
Yazboz tahtası yüreğim
Mutluluktan korkar oldum
Bak yine bir şeyler olacak
Alaca şafağında günün
Umutlarını güneşe asarak
Şehrin sokaklarına yürüyecek
Kağıt toplayan çocuklar
Elleri kirli
Yüzleri kirli
Ben senin için demeyeceksin
Ben senin için şunu yaptım demeyeceksin
Ben senin için
Ben senin
Ben
Demeyeceksin…
Biliyorsun sen senin için yaptın
Biliyorsun sen senin için
Biliyorsun sen senin
Biliyorsun sen
Biliyorsun…
Nasıl vurulmuştun gözlerine
Nasıl titremişti gönül telin
Nasıl kaçmıştı gece uykuların
Nasıl gündüzlerin dalgın
Sen nasıl deli divane
Onun yoktu senden haberi
Ya da sen öyle sanıyordun
Ne planlar yaptın
Ne diller döktün sen biliyorsun
Her şeyi sen senin için yaptın
Tahammüden…
İnce, ince işledin oya gibi
Ve sen kendin için sevdin
Şimdi öldürünce güzel olan her şeyi
Ben senin için demeyeceksin
Sen senin için yaptın
En azında… Sen bunu bileceksin…
10/09 / 2011
Ayvalık
GELECEKSİN
Geleceksin
Ellerinde kır çiçekleri
Alnında güneş
Gözlerinde sevda türküleri ile
ARAMAM
Aramam boş yere
Gözüm görmez elde güzeli
Mavi gözlüyü, havalı tazeyi
Aramam, lazım değil
Hiç heveslenmesin düşmanlar
Daha yeni başlıyorum candan sevmelere
Dosta düşmana inat yaşayacağım
İnadına, inadına
Ölmeyeceğim...
Bakmayın siz
Saçlarım beyazlamış olabilir
Kırışıklar var yüzümde biliyorum
Formatladım geçmişi
Akciğerime, karaciğerime söyledim
Kalbim dolu dizgi yirmisinde
Gözlerim az söz dinlemiyor
Olsun...
Yakını az görse de gözlerim
Kokusunu duyacağım sevdiğimin
Dokunacağım, okşayacağım dizlerimde
Sevdiğimi alacağım koynuma
Basacağım göğsüme yarin gül yanağını
Uzun bir ömür yaşayacağım
Kimseye söylemeyeceğim
İnadına, inadına elli yıl daha
Ölmeyeceğim...
14.06.2012
Ayvalık
Bir tufan kopsa
Yer gök kar borana kesse
Öncü sarsıntılarla gelse
Beklenen büyük deprem
Kimse yok mu?
Orda kimse yok mu?
Enkazındayım yaşanmışların
Karşıdan görünmüyor yıkıntılarım
Bir can simidi yok mu?
Boğuluyorum..!
Eşkıya atışları tek, tek
Yalçın kayalarda çınlar çığlıklarım
Çoban ateşlerim ayrı, ayrı
Uzak
Karanlık aysız gecelerim
Bir tufan kopsa
Öncü sarsıntıların vurgunu
Yıkılır artçı sarsıntılarda
Kimse yok mu?
Orda kimse yok mu?
09 / 09 / 2011 – Ayvalık
Bizi tanır bu kaldırım taşları
Bu beyaz duvarlar bu direkler
Biz bir gençlik eskittik
Bu şehrin sokaklarında
Kahrolsun diye başlardı duvar yazılarımız
Birde yaşasın diye
Ne ömürler tükettik
Ne günler yaşadık
Bu şehrin sokaklarında
Kaçmalar kovalamalar
Köşe başlarında kör kurşunlar
Nasılda güzeldi o figürler
Telaşla çizerdik çabucak
Hep haykıran suratlar
Kocaman yumruklar havada
Çın, çın çınlardı sokaklar sloganlarımızla
Beş dakikada toplanır
Haykırır dağılırdık
Nasıl dakiktik korsanlarda
Tanır bizi bu şehrin sokakları
Bizde iyi tanırız bu sokakları
Gözü kapalı yürürüz
Hangi köşeye kaç adım
Hangi pano kaça kaç
Hangi duvarda güzel durur resim
Ne kadar boya
Ne kadar kostik
Tanır bizi bu şehrin sokakları
Bu kör pencereler
Bu sağır kapılar
Bu Arnavut kaldırımı
Bak bu duvarı sıvamışlar
İki katlı bina yıkılmış
Apartman olmuş altında market
Bizim nalbur yok
Nasılda inanır gibi yapardı
Evde boya badana yaptığımıza
Haftada bir
Tanır bizi bu şehrin sokakları
Gençliğimizi döktük avuç, avuç
Saçtık savurduk
Yaşasın dediklerimiz yaşamadı
Kahrolmadı hiç kimse hiçbir şey
Tenhalaştı şimdi sokaklar
Seyreldi insanlar
Anneler kaldı sokaklarda bir tek
Elerinde resimlerimiz
Aranıyoruz köşe bucak
Sorun tanır bizi
Şahidimizdir bu sokaklar
Tanır bizi bu şehrin sokakları
15 / 09 / 2011 – Balıkesir
Öyle zor ki gülüm
Namludan fırlayan mermi çekirdeği
Misali yürekte tutmak sevgiyi
Acımasızıca geçer zaman
Ömrüm geçer günler sayılmaz
Öyle zor ki gülüm
Ellisinden sonra bekle
Bekle beni demeler
Artık
Zaman düşmanıdır aşkın
Doludizgin geçer...
Tutmaz dizlerin
Ulaşmak ne mümkün
Kendini anlayanı da cezalandırır zaman
Durup, durup ardından bakmak
Bakmaz gözyaşlarına
Zaman akar
Güvercinler uçuşur şakaklarında
Önce yakını görmez gözlerin
Sonra, sonra
Uzaklaşır yaşama sevinci
Yürek deli divane 18 inde
Bedenin ayak uyduramaz
Çarpar yüzüne geçen yıllar
Öyle zor ki gülüm
Kurşunu havada
Sevdayı yürekte tutmak
Teker, teker hatırlatır kendini
Kaybettiklerin
Kim kaçabilir gölgesinden
Yoklukları tek varlığımız
Duygularım erken yaşlandı bedenimden
Ayrı telden çalıyor hayat sazım
Bam teline vuruyorum tek, tek
Her tel ayrı havada
Aykırı sevişmelere hasretim
Laf anlamıyor
İçimdeki haylaz çocuk
Hep aykırı hep aykırı
Büyük lafların gölgesinde gelip geçti ömrüm
Bir daha iflah olmaz
Artık serde kavak yelleri esmez
Ama
Bu yürek bu sevdalardan vazgeçmez…
02.04.2012
Maltepe
YÜREĞİM
Gün doğarken şafakta
Defneyaprağındaki bir damla su gibi
berrak olmalısın
ve
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!