Bu bir ayrılık değil
Bir kaçış biliyorum
Sen gitsen de ben ardından geliyorum…
Kuşlar uçurur palazını acemi kanat çırpışlarıyla
Anne şefkatinden uzak
Gözlerini açmak yeni şafaklara
Mutfak masasının üstü boş
Hasret başlar sıcak kahvaltılara…
Yalancı gülücükler dudaklarımda
Ellerini uzat, uzat, uzat dokun yüreğime
Gözlerimden geçer hüzün trenleri bulut, bulut
Hep meçhule kalkıyor gemilerim
Hasatlarımı sel alıyor harman yerinde
Değirmen taşlarını çevirir gözyaşlarım
Damar sertliği, yüksek tansiyon
Hep hasta kuyruklarındayım
Nöbetlerdeyim sınır boylarında…
Bir doğum sevinci
Ak esmer ellerimde emekler kalkar yürür
Tek hecelik sözcüklerle başlar ba, ba konuşmaları
Bir okula başlama sevinci
Boy verir de fidanlar
Ansızın uzaklaşır dağlar
Ay doğar ilk akşamdan
Büyürde küçük oğul
Çizer kendi yolunu silmez silgiler
Bitmez yürek çarpıntısı enfarktüs
İnmeler iner bir yerlere
Şimşekler çakar tek, tek
Yıldırım düşer
Ömrümün hazan mevsimi
Vangok sarısı yapraklarım
Ahmet Arif’in uçurumlar buyu
“bir incecik yol gider dolanı, dolanı”
Hep kırmızı yanıyor trafik ışıkları
Sarıdan dönüyor kırmızıya
Kırmızıdan tekrar sarı
Debriyaj fren bekliyorum
Felek kırmızı ışıklarını döküyor yollarıma
Kanat çırpıyor yeni ufuklara
Yolun açık olsun oğul
Büyüyünce çocuklar evler çoğalıyor da
İnsan yalınız kalıyor yaşlandıkça…
Bu bir ayrılık değil
Bir kaçış biliyorum
Sen gitsen de ben ardından geliyorum
19 / 09 / 2011 - Ayvalık
Suyu kesilmiş dağ başının pınarı
Kuru kavruk bozkır suratlar
Diken çalısı
Kengerler, kevenler
Ömürler öğütür
Değirmen taşı umutlar
Ürkek tavşanlar kaçırır göz bebekleri
İsyana dönüşür korkular
Ürkek, korkak pır, pır yüreği
Sahi
Doğdu mu hiç güneş
Yeşerdi mi tohum
Ne zaman boy attı
Ne zaman oğul verdi
Döl verdi…
Nerde ayak izleri
Sahi
Serpil ne zaman doğdu
Ne zaman yaşadı
Ne zaman anne oldu
Geriye ne kaldı
Gölgesini güneş mi sildi
Kumsalda ayak izlerini deniz…
Uçuşur göçmen Turnalarda avazı
Yaralı ceylanlar suya iner
Bazen ömür kandili yanmadan söner
Geride yangın yerinde kalmaz köz ateş
Tozur, tozur uçuşur külleri
Dolar penceresinden ana yüreklerine
Bilenler bilir
Bilmeyen
Kimsesiz bir mezar taşı sanır
Ferhat paşa gömütlüğünde
nolu bir teneke levha …..
Kanadı kırık bizim köyün serçesi
Çırpınır, çırpınır uçamaz
Düşer de yüreğine batar çakırdikeni
Şahinlerde av zamanı
Koruyamaz palazını
Kor geride sevdalarını….
Patika yollarda kaybeder geleceğini
Sahi
Sessiz bir çığlığı damı kalmadı
Gök kubbede….
Bazen sanki ben duyarım
Gün ağarırken börtü böcek çığlığında
Kelebek kanadının sesinde
Akşam ışığa sevdalı
Gözlerimde iki damla yaş olur
Sessizce ağlarım yokluğuna…
Sahi var mıydı?
13 / 08 / 2011
Ayvalık
Birinci bacım - Öz bacım – Has bacım – Baş bacım – Tekne kazıntısı
TARİHTEN ÖNCE
İNSANLIK
Adem adam olmadan önce
Cenet bahçelerinde gezerdi
Her şey bol
YETİŞ HIZIR
Kimse kimseye olmasın muhtaç
Yetiş Hızır kısmet dağıt kullara
Alın teri döken kalmasın aç
Yetiş Hızır kısmet dağıt kullara
SEVDANIN ETEKLERİNDE
Sevdanın eteklerinde dolanıyorum
Yalnız güvercinler çırpınıyor
Yüreğimin kafesinde
Volkanlar patlıyor yalnızlığında ömrümün
OY HAVAR...!
Oy havar dardayım
Gece karanlık
Derin ıssız kuyulardayım
Efkardayım
GÖMÜN BENİ
Günledir efkarım aştı dağları
Sızladı, sızladı ağrıdı sol yanım
Hasretin mengenesinde sıkıldı yüreğim
Güneşte soldu günüm
BABAM – 1 -
Bu gün tam bir yıl olmuş
Daha dün gibi
Birazdan çalacak telefonum
Ankara’nın ayazında donacak gülücüklerim
Çocuk uçurtmaları uçuyor yüreğimde
Sevdam takılı kuyruklarına
Çekip bırakıyorum
Selam veriyor gülümsüyor çocuklara
Süzülüyor nazlı, nazlı
Turnalara yoldaş
Kurusun üzerde gözyaşlarım…
Avcılar pusu kurmuş subaşlarına
Keklikler ötüyor yalçın kayalıklarda
Çok yüksekten geçiyor turna sürüleri
Yaralı ceylanlar bekliyor beni…
Şimdi dilimde kırık bir türkü
Kürdün gelinini söylüyor Avşar çobanlar…
Haber bültenlerinde manşet, manşet
Yollar kesilmiş yine
Dağ başlarında tüten değil sevda dumanı
Yakılmış ormanlar köyler obalar
Gözaltına alınmış gençler…
Salı veriyorum ipin ucunu
Dalga, dalga dağılıyor
Kuyruğa asılı sevdalarım…
İçimdeki çocuk ağlıyor
Uçurtmaların ardından
Hep eksik bir yanım…
Yitip giden bir sevda bulutuyum
Anlımdaki çizgiler uçurum
Gecelere emanet göz bebeklerim
Yıldızlara yoldaş aysız geceler…
Kaç mevsim geçti baharsız
Güvercinler yuvasını bozdu yalnızlığımda…
Şiir yazıyorum artık
Uyak yok, kafiyeden bi haber
Yarım kalıyor mısralarım
Aşklarım yetim
Güneşte kurutuyorum hüzünlerimi
Dur durak yok
Girdabındayım umutsuzluğun
Kanıyor gecelerim
Kimse yok mu boğuluyorum…
Ezberi bozulmuş doğmuyor şafaklar
Sağanak, sağanak
Yağmur taneleri biriktiriyor gözlerim
Boşuna dövüyor mutluluğun kıyılarını
Umudunu yitirmiş dalgalarım
Çığlık, çığlığa martılar
Küskün bir rüzgar esiyor
Savruluyor günaha sayılan sevdalarım
Tükeniyor mutluluğa dair sözler…
26 / 11 / 2011 –
Bandırma – Ayvalık otobüsünde…
Sen Anzelha
Sen Nemrutun kızı
Sen kimsesiz gecelerin yıldızı
Sen umutlu kavgamın güzel kızı
Anzelha…
Sen hiç
Daracık sokaklarında Urfa’nın
İki adımda biten avlusunda
Bir avuç gökyüzü
Bir yıldız
Bir ışık aramadın mı?
Sen Anzelha
Sen hiç gördün mü denizi
Kordon boyunda sevdiğinle el, ele yürüdün mü?
Bindin mi teyareye
Yukarıdan, yukarıdan
En yukarıdan baktın mı hayata
Sen tiyatroya
Sen sinemaya gittin mi Anzelha
Sen hiç
Deli çaylar gibi gürül, gürül konuşurken
Ana dilinde dilsizliği,
Lisansızlığı yaşadın mı?
Sorguculara kendi dilinde ifade verip
Bilinmeyen bir lisan
Var olmayan insan oldun mu?
Anzelha
Ta ezelden beri bu devranda
Harami çarkında öğütülür umut
Yok sayılır insan yarısı
Cennet anaların ayakları altındadır da
Sus konuşmaz kadın kısmı…
Bir ağıt yakarken çıkar sesi
Oy havar, havar
Dizlerini döver analar
Birde zılgıtlarda düğünde
Bir zılgıtta eylemde
Li, li, li, li, li…
Sen Anzelha
Bilirmisin isyanı
Zılgıtların yankılanır düğün yerinde
Eylem alanında yürüyüşte…
Oy havar, havar
O zılgıtlar
Birilerinin yüreğine korku salar
Susmanı istiyorlar Anzelha…
Anzelha…
Bir zılgıtına kesilmiş cezan
7 yıl 1 ay
Sokaktan geçen gençlerin
Ardına düşmüş yüreğin
Kör penceresinde evin
Kırmış camı çerçeveyi
Li, li, li, li, li…
Anzelha…
Bir zılgıtına kesilmiş cezan
7 yıl 1 ay
Zılgıtın değil korkulan
Li, li, li, li, li…
Sen niye konuşmaya başladın
O dur sorulan…
Korkma yükselt sesini
Anzelha…
Yükselt
Yükselt
Yükselt sesini
Sen Anzelha
Sen Nemrutun kızı
Sen kimsesiz gecelerin yıldızı
Sen umutlu kavgamın güzel kızı
Anzelha…
15 / 12 / 2011 - Maltepe
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!