Seni yalnız ben bildim
Hiç farkında değildin
Gördün artık sevgimi
Ümitlerimi sildin.
Ne istedim ki senden
Gözümden dökülen kanlı yaşlarım
Boşuna harcanan, para gibidir.
Yüzüme gülermiş gönüldaşlarım
Şimdi bakışları, yara gibidir..
Milletim başına ne haller gelmiş?
Bir ömür sürükledim
Hayalleri peşinden
Ümitlerim boş çıktı
Gözlerinde kar gördüm.
Baharlarım sıcaktı
- Bilmece’nin Cevabı –
Kararmış dünyamın altın yaldızı
Var mı senin gibi bir nazlı güzel?
Takmışsın boynuna binler yıldızı
Sakın surat asma, birazcık düzel..
Gençlik baharının
Başımızda estirdiği
Kavak yelleri,
Olgun duygulara
Bıraktıysa yerini…
Ve şimdi sen başka kucaklarda
Sözünün eri olan kişiye mert dediler.
Nazı geçmedik adam için; ne sert dediler! ..
Ağam – paşam yağına, (piyazı kes) diyene;
“Gürle – şakla yağmazsan yağma” namert dediler! ...
Ağustos sıcağında beyinler gevşiyor
Güneşin kucağında yeryüzü ığıl ığıl
Ateşten yanıyormuş…
Ve bir yürek
Hürriyete atıyor,
Yaprağım dökülse dalım kırılsa
Gönlümdeki sevgin solmaz bir tanem.
Mevsim kışa dönse suyum kurusa
Senin yüce sevgin ölmez bir tanem.
Susuz kalmış ağaç gibi kurusam
Yokluğu öldürüp karanlıklardan,
Ümit savaşına girişiversem.
Sonsuza bir kulaç sallayıp şöyle;
Ebedi varlığa erişiversem…
Yağmurla beraber inip göklerden,
Beni benden aldılar, benliğim ben de değil
Hayvanlık kabul etmem, insanlık elde değil…
Yunus gibi yanmak ne, adını bilmiyoruz..
Şimşir tarak kayboldu, arama kelde değil…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!