Pişmek yaş’la değil – yaşanmışlıkla alakalıdır;
Kimi 50’sinde hala hamdır,
Kimi pişmeden yanmıştır 20’sine gelmeden,
Geçmedikçe nefis köprüsünden,
Kendi çiğliğinden çok çeker insan…
Sözüm Meclisten Dışarı
Öncelikle olabildiğince ezik olmalısınız;
Öyle ki sofraların vazgeçilmez mezesi olan ezme bile,
Durumuna sevinmeli sizi gördüğünde.
Benim göçtüğüm aslında bendim,
Kendimle olan hesapları kapatmaktı bu ayrılıkla niyetim,
Saçma sapan gidişatıma dur demek,
Benim için işkenceden farksız olan hayatın-hayatımın kendisini yeniden düzenlemek.
Beni her halimle,
Gözlerine bakmak bile
Yetiyorken bana,
Sen şimdi
Bir başkasıyla sevişiyorsun;
Yapmacık çığlıklar,
Bu şerbeti içeli uyku haram bize,
Söz meclisinde yıkanır ruhumuz,
Şiire dönüşür her kelam;
Şiir söze, söz öze bulaşır…
Ey, arsız gönlümün, sarhoş hırsızı,
Karşımda öylece duruyorken,
Sana karışamayacağımı bilmek, zulümdür!
Gözlerindeki dünyanın esrarı,
Esir almışken cümle kâinatı:
Işık hızı zaman,
Ölü saadet kıyasları,
Sahibinden satılık kelepir kederler...
Varlığın mahrumiyet bölgem,
Ben ölürüm noter tastikli
Lalezar ve gülistanlar içinde
Nice cariye, sadrazam, tüyü bitmemiş nice şehzade,
Postu yakutlardan değerli ne sultanlar eskittim.
Gülün ve gürzün gölgesinde geçti günlerim.
Kimileri bir gün gibi yaşadı hayatı,
Ne kalbim hınçperverdir,
Ne beynim öfkeli bir katil,
Ne susmaktır hakikat,
Ne aralıksız bir konuşma;
Ruhumu temizlemem lazım sadece taşıdığı mikroplardan,
Ne kadar yararı var düşüncenin,
Kaç kuyunun dipsiz formülünü çözebilir insan bu şekilde?
Saç ve sakallara düşürdüğü akların
Ve yarattığı çıkmazların dışında ne hükmü var düşüncenin?
Hangi akıl kendini aşmış bugüne kadar icatlar ve ihtimaller dışında…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!