Kardeşim Fatîn Hoca’ya
Köprü’den çok geçerim; hem ne kadar geçtimse,
Beni sevk etmedi bir kerrecik olsun ye’se,
Ne Halîc’in o yosun çehreli miskin suları;
Ne onun hilkate küsmüş gibi durgun kenarı!
İki üç balta ayırmaz bizi mazimizden.
Ağacın kökü madem ki derindir cidden,
Dalı kopmuş, ne olur? Gövdesi gitmiş, ne zarar?
O, bakarsın, yine üstündeki edvarı yarar,
Yükselir, fışkırıp, afak-ı perişanımıza;
Yine bir vaha serer kavrulan imanımıza.
La-mekanlarda mısın, nerdesin, ey gaib ilah?
Dönerim enfüsü, afakı ezelden beridir.
Serpilip kubbene donmuş, o ışık damlaları,
Seni, yer yer arayan yaşlarımın izleridir!
Hilvan, 19 Teşrînisânî 1348
Tek hakikat var, evet, bellediğim dünyadan,
Elli, altmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın:
Hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız;
Sade, i'lanı çekilmez bu acaib aşkın!
Hilvan, 17 Temmuz 1349 (1933)
«Arkamda kalırsın, beni rahmetle anarsın.»
Derdim, sana baktıkça, a bîçâre kitâbım!
Kim derdi ki: Sen çök de senin arkana kalsın,
Uğrunda harâb eylediğim ömr-i harâbım?
Ümidin her zaman haib, nasibin daima nekbet;
Hayatın geçti hüsranlarla ey gün görmeyen millet!
Ne devletsiz başın varmış, ne mel'un tali'in, hayret!
Muebbed bir hayat ummuş da içmiştin.. Fakat seyret:
Nasıl zehr oldu birden diktigin sahba-yı hurriyet!
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
Günler şu heyûlâyı da er, geç, silecektir.
Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma,
Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?
Dalâile düşmüşlerden başka kim Rabbinin rahmetinden ümîdini keser?
(Hicr Suresi, 56. Ayet)
Lâkin, hani bir nefhası yok sende ümîdin!
«Ölmüş» mü dedin? Âh onu öldürmeli miydin?
Hakkın ezelî fecri boğulmazdı, a zâlim,
'Barındırmaz mısın koynunda, ey toprak? ' derim, 'yer pek';
Döner, imdâdı gökten beklerim, heyhât, 'gök yüksek'.
Bunaldım kendi kendimden, zamân ıssız, mekân ıssız;
Ne vahşetlerde bir yoldaş, ne zulmetlerde tek yıldız!
Cihet yok: Sermedî bir seddi var karşında yeldânın;
Düşer, hüsrâna, kalkar, ye'se çarpar serserî alnın!
Hurûşan bad-ı süfliyyet derunundan, kenarından;
Girizan ruh-i ulviyyet hariminden, civarından.
Çıkar bin nal e-i nevmid hak-i ra' şe-darından,
iner bin zulmet-i makber feza-yı şeb-nisarından.
Gelir feryadlar ebkem duran her seng-i zarından:
yıkılmış hanümanlar sanki çıkmış da mezarından!
ALLAH gani gani rahmet eylesin.
Üstadım senin gibi edebiyatçı bir daha zor gelir. Sen bu milleti irşad etmeye çalıştıysan da biz senin kıymetini bilemedik. Bugün saçma sapan yazanlar,edebiyatçı diye geçinenler lüks villalarda otururken, sen fakir bir hayat sürdün. Eserleriyle hep bu milleti diriltmeye çalıştın. Mekanın Cennet Ols ...
Umar mıydın ki: ma'betler, ibâdetler yetîm olsun?
Ezanlar arkasından ağlasın bir nesl-i me’yûsun?
Umar mıydın: cemâat bekleyip durdukça minberler,
Dikilmiş dört direk görsün, serilmiş bir yığın mermer?
Umar mıydın: tavanlar yerde yatsın rahneden bîtâp?
Eşiklerden yosun ...