Çakıldı hezimet çivisi avuçlarıma.
Karşımda baktığım
Acı çeken gözü yaşlı bağıra
Bir türlü inanmadım!
Kalbi param parça eden
Bu beşeri hastalığa...
Yazmalısın
Elinde kalem
Aklında hayalet bir an...
Dalmalısın
Geçmişin dehlizlerine
İlk kez bir serap gördüm
Geceyle gündüz
Güneş ile aya döndü ömrüm
Bir yol belirdi
Önümde yıldız yıldız
Kalbim burkuldu önce
Bir baksana behey adam!
Anladık görmüyorsun ateşe verdiğin yürekleri.
Yeşil gecede mi almıyor gözlerini?
Ulaşamıyor sana uzanan minik eller...
Sende mücadele etsene be kadın!
Kurşun boca olmuş kalbim
Çökmüş etten kemikten kabrime
Işığı esir almış koca bir karanlık
Ne bir ses var
Ne de bir nefes yüreğimde...
Çığlıklarıma boğulmuş kağıtlar
Kederime dayanmıyor kalemim bile
Yıldızları unutmuş gülüyor kör alem
Evrene gömülse de tüm güneşler
Karanlık yine göz bebekleri
Soğuk yine avuçlarım...
Bilge...
Hani okul yollarında beraber
Hayatı bazen
Bazen de anlamsızlıklarını konuşuruz...
Derken bir karınca yuvası zeminde
Üstünde beşerin ayak izleri
Hatırlıyorum...
Yalnızlığıma yağan
Bir kar tanesi gibi süzüldün göğsüme
Ölüsü mezara
Dirisi taştan duvarlara mahkum
Soğuk ve karanlık şehrin kaldırımlarında
Sıyrılamıyorum.
Donup kaldım bu mahşerde.
Dayatılmış yoksul ellerden
Kulaklarıma fısıldanan hurafelerden
Olmamı istedikleri tüm hayallerden
Rahimde bir nokta esas hayatlar.
Yüzdü tüm varoluş annesinin denizlerinde
Feryat figan
Dolduğunda ciğerlere ilk nefesler
Sandık ki bu ruhlar
Kaybolmaz yıldızlar aleminde...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!