Bakma gülüm her ötene bülbül suret andırır
Her ötene yüz verme sahte söz inandırır
Bülbül suret sahte söz sâfi meşrep kandırır
Andırır inandırır kandırır utandırır
Dünya sadece bir gündü
Bizi buldu akşamüstü
Hava karardı üzgündü
Gözü doldu akşamüstü
Nasıl birisi diye aleme sorsan beni
Kendi halinde yaşar yoktur derler üzeni
Varsın öyle sansınlar vebalimi alsınlar
Bilmezler ki aşığa yüktür kendi bedeni
Kimi der divanedir bilmez olup biteni
Hayatın kıymet kıyası
Aklın, vicdanın ziyası
Temaşa et oku hisset
İman varlığın kimyası
Her sahur yaşanır çocuksu coşku
Gece tam bitmeden sabaha doğru
Köşesine kaçar endişe kuşku
İçini ısıtır ölümsüz doğru
Her iftar vaktinde gelir bereket
İzah arıyor insan şu dünyanın tadı yok
Her yan ayrı bir çatlak çözecek takati yok
Bir insan nasıl olur hem korkak hem gururlu
Neden kalamaz aynı uzun süre sürurlu
Göğe doğru yükselen dört duvardır haneler
Yerde kök bulamazsa yıkılır kâşâneler
İstersen kapıyı aç; çık basamak basamak
Dışı renk renk süslüdür, içinde virâneler
Sen ezber cümlelerle varmak istersin aşka
Ahvalinin tevili görünür başka başka
Dolaşma bir başına bilmediğin sokakta
Bağlanma hevesine gör ki dünya matruşka
Kulak ver yana yana anlatanın sözüne
Derdine yoktur derman, belki bir belâdır aşk
Akıl susar konuşmaz his dolanır yüzüne
Hayata dair ferman, belki bir selâdır aşk
Muharrem Aşura der yine takvim
Kerbela'dır yine benim can evim
Nasıl vahşet pervasızca kopardı
Dağılmıştı yerlere zer ü zivim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!