Sonbahar'ın bayrağı Kış'a verdiği bir gün,
Yine düşüncemi yoran sorularla uyanıyorum sabaha,
Üzerimde on dokuz yıllık yorgunluk,
Ve yüreğimde herşeye rahmen beni ayakta tutan Sen...
Sensiz,özleminle başlayan bir gün işte
Kusursuz bir cinayet işlemeye ne dersiniz?
Buyurun buraya sadist dostlarım;
Parçalanmış beden yok,
Kan yok
Ama acı var…
Ve körlerde şanslıdır aslında
Çünkü çirkinliklerin güzellikleri geride bıraktığı bu dünyada
Yaşadıkları tek şey zifiri karanlıktır...
Sağırlar da şanslıdır
Çığlıkların duyulmadığı bu dünyada
Gece karanlığa teslim,
Ben ise Gece’ye…
Sana gelsin Gecem!
Eleştiri olarak algılama lütfen, sadece bir yakınma;
Yorgunum zira suskunluğuna...
Biliyorum, erken diyeceksin
Ama gitmem gerek sevdiğim
Terketmem lazım bu sen kokan şehri
Sen başkası kokarken bu akşam…
Başım dik, vicdanım rahat gidiyorum
Yolunuza gidin ey gözler
Benden fayda yok, anlayın
Yaşların aktığı yönden gelir o yöne giderim yine
Siz iyisi mi gülümsemeye devam edin
Lütfen, bakmayın artık
Utancındayım yaşanılmamış ayıpların
Bazen Gece’de susar,
Ve asıl korkunç sessizlik o zaman başlar…
Bir anlamı olmalı dersin sessizliğin,
Bağırırırsın çığlık çığlığa, karanlıkta erir sesin…
-Neredesin?
Kimsin sen!
Hangi yüzünle tanışmıştık biz,
Hangisini sevmiştim
O verilen sözler
Kurduğumuz hayaller
Hangi yüzün senin, kimsin sen?
Şizofren misali
Kendi kendime düşler kuruyor
Düşleri kabusa çeviriyor
Kabusta bir katil oluyor
Ve sonunda kendimi öldürüyorum...
Bir gün diyorum
Kendimi avuturcasına
Bir gün uyanacağım
Ve sen olmayacaksın düşüncemde
Rüyalarıma gelmemişsin o gece
Artık yokmuşsun, olmamışsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!