kışın ortasındayız
odun yok
kömür yok
üşüyor mâvi kadınım
ve ben
utana sıkıla
hava soğuktu
tarih aralık bir
hiç unutmam sene iki bin bir
kırmızı atkısı boynunda
ve bana cilve yapıyor
durmadan yanımda
usandım her defasında
her şey yoluna girer demekten
girmiyor
bu yol hangi yol ki
kimse bilmiyor
bırak ellerimi bırak
cezâ evinde görüş var
kimsesizim boynum bükük
herkeste tarifsiz
için için kaynayan
derin bir sevinç var
ve görüş biter çalar düdük
eriyor karları yüreğimin
damlalar toprağa kavuşuyor
yırtılıyor kefeni
cesâmetli
dağların
kayaların
bir avuç külüm avuçlarında
aç avuçlarını
sonsuzluk bulaşsın
hoyrat rüzgârlara
gün olur
okyanuslarda kurur
sığdırmışım odama
küçücük okyanusu
bir görseniz şirin mi şirin
yem verince küçücük dudaklarında
görün cümbüşü
huzur veriyor bir avuç lâl balığın
yabancı ürkek bir serçe gibisin
sen bu kentin serçesi değilsin
rengin başka
kokun başka
duruşun
ama
bayramlık çocuklar kadar şen
hafakan yaşıyor ihtiyarlar
bir bayram sabahı düşkünler evinde
ısındı duvar
ısındı eşyâlar
çok şükür
kendimi kızılırmakta
zorla ayak bileklerinden
pençelenmiş
ve yine zorla zapt edilen
derdest edilen
debelenen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!