l
arslan arslanı yedi sırtlan sırtlanı
çakallar uluyor derin karanlıkta
tutuşturmuşlar çoban ateşi gibi
şeytânî gözlerini
gül dikeni kış batar yaz olur
yaz sirayet eder ellerimize kış
şüphesiz bir garabet insan yığını
eli çenesinde cascavlak heykeller gibi
saçaklarda asılı kaldı mezalimi
kutup kutup
l
doğuştan görme özürlü
sevimli bir kız çocuğu
ovuşturuyor emsâlleri gibi
her sabah uyanınca
tarlaların başı kel kaldı
âh nerede o canım lepiska saçları
nereye baksam anız
nereye baksam bir tabur
kafası tıraşlı
kafası kazınmış
şehirler düşüyor uçurumdan
sana gelmek bu kadar zor
sana gelmek bu kadar yakın
paramparça her şey
şimdi bir tren kalkacak Ankara'ya
yaşamak mı ölmek mi gibi bir şey
ne boynu bükük
sokak lambalarının
ne de müstakil karanlığın
şikâyeti var yağmurdan
çırılçıplak
bu âşk
öldürür bizi
mâvi kadınım
yatırır kıbleye doğru
bakar gözlerimiz ürkek
ve bismillâh diyerek
iki zebranın sırtından
çektim aldım siyah ipek şeridi
beyaz kaldı
beyazı çektim
kırmızı
kırmızıyı çektim
mâsmavi saçını tararken
okşarken deryâdil denizin
dalga dalga
evlek evlek
avuçlarım burnum afyonlanıyor
karabataklar
ölüler katmerli soğudu
İstanbul musallâ taşı
her akşam
sonbaharı topluyor yorgun
iki ayağı iki çukurda bir gübürcü
akça yüreği
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!