Çok başka olmayan bir kuş, karşımızda asırlardır insana baktı. İnsanın kanatlanıp yol alacağı çağ, daha ileriye gitmesi an meselesi iken; İnsan aydınlık ölçütü olarak öğrenim ve gelişme yerine, paranoyak insan olmayı tercih etti/ettirilmekte.
..
Bir kuş olup uçsam dağlarına vatanımın
Görsem toprağa düşmüş aksini bayrağımın
..
Topluyorum eşyalarımı
Sigaramı çakmağımı
Yastığımı battaniyemi kitaplarımı
Hoşçakal ranzam
Hoşça kalın komşularım
Yeni ranzama gidiyorum,
..
Bir güvercinin kısa hayat hikayesi
Gemiler yük taşır, gemiler yolcu taşır.
Ülkeler arasında giderler, gelirler.
Bazıları sevindirir insanları, bazıları sevindirir kuşları.
Günlerden bir gün gemi yüklenir.
Ambarları dolar arpayla millerce uzağa gider.
..
Tutunduğun dalları kıracağım kuş
Özgürlüğü anla diye
Ruhumda bir mağara var
Kalbimin kırıklarına dadanan yalnızlığım
Gizemlerle büyür ayrılık
..
Dalda bir kuş,
Üşümüş,
Sımsıkı dolamış kanatlarını incecik bedenine
Zavallı kuş,
Nasıl yemek bulacak?
Tekin değil bulunduğu yer de,
Dal ince, kırıldı kırılacak...
..
Zaman her şeyi siler mi? Halleder mi? Zaman. En büyük mezar kazıcı. Her şeyimizi eline bıraktığımız; bazen hızlı, bazen yavaş bizi sürükleyen; geçmişimizi onaran; geleceğimizi umutlayan ve inandığımız zaman. Aslında gömüyoruz kendimizi ve dünyamızı bu kavramla. Gömüyoruz, sonra, ya lanetliyoruz ya da kutsuyoruz altındakileri... Göçmen kuş, hâlâ hayatımdasın. Beni reddeden, acıtan, yokluğuyla inciten, tüketen yönünle hayatımdasın; seven, paylaşan, çoğaltan ve değiştiren yönünle değil... Sensizlikle, bensizlikle, bizsizlikle yaşamaya çalışmak ne zor! Bulunduğum her yere sen siniyorsun. Her duvar sesini veriyor ve her köşe gözlerini...
..
güneşin nuru yansımıyor pencereye etraf denizlerle kaplı dört duvar arasında ne bir kuş sesi gece sessiz gündüz sessiz her taraf! ! yecüc mecüc cün ordusuyla dolu eleri cop lu bumudur özgürlüğün gerçeği hakıı savunmak haksızlığa karşı gelmek bumudur hakı seven kuyu bir karanlığa gömülen hisleri neşe sönmüş yüzünde pırıltılar yapıyor kararmış duvara dalan gözleri özgürlüğün hayaliyle.
..
Yavaşça aralayıp gözlerini
Mahmurlu baktı etrafa
Ve baş kaldırıp
Saldırdı hayata
Ağaçtaki kuş
Kim bilir hangi mavilikte
..
Bir dağ rüzgarında duydum sesini..'GEL'..diyordu..Rüzgar da yalan söyler mi? Söylüyordu işte..
Bir yalan yalan olduğu bilinerek sevilebilir miydi? ? ?
Yoksan olur! ! !
Sen yoksan bulut bile aşk yazar kıvrımlarında..Her damla biraz sen olur..
..
Görünmez duvarlar örülmüş
Dört bir yanımıza.
Gri,ruhsuz, soğuk.
Açıyoruz kollarımızı iki yana.
Duvarlara değiyor parmaklarımız.
..
cünkü sen herşeyimdin bense senin hiçindim birindim toplamda hiçbir şeyindim çıkarmaya da gerek yok hiç kalbine girmedim ki böldün parcalara ayırdın beni problemin oldum matematikdeki cözümlenemeyen soru gibi... aslında sen benim cografyam kimyam idin gidişin alt üst etti dengeleri yoklugunda savruldum her bir tarafa esen sert rüzgar aldı götürdü bertaraf oldum ama yinede yıkılmadım icimde ki sevgi hep ayakda tuttu beni sen yanımda olmasanda olamasanda hep SEV dedim sana GİLİM ise icimde kaldı kanadı kırık kafesinde bekleyen bir kuş misali ama onu icimdiki insan sevgisi ile büyüttüm ellerimle ben özgürlüğe bırakacagım haykırarak bagırarak sen yanımda olmasanda. 04.09.2010 SÖZ:MURAT SEDEFLİ
..
Rüyamda iki dut ağacına kurulmuş bir salıncakta sallanırken aniden bir kartal belirdi tepemde.
ve kanatlarına alıp uçurdu beni kolon vurup havalanmışken.
Açık bir arazide indirdi beni seni akşam buradan alır götürürüm dedi kuş diliyle.
Çocukken az çok kuş dili öğrenmiştik ya ben başımı salladım o da uçtu gitti muhteşem kanatlarıyla. Biraz yürüdüm hava sıcaktı ağaçlarla kaplı bir yolun ağzında biraz durakladım bir de çeşme vardı çeşmeden su içip yola devam ettim önüme yüksek duvarları sarmaşıklarla kaplı bir bahçe çıktı, bahçenin kapısı yarı aralıktı. Bir adım atıp içeriye şöyle bir baktım.
bir kanepede on yaşlarında ki kız çocuğu yere kadar uzanan saçlarını tarıyordu. Bahçe ağaçlarla çiçeklerle eşsiz bir manazaraya sahipti.
Tarhların yanından çevremi inceleyerek yürüdüm çiçekler mis gibi kokuyordu cemreler henüz düşmüştü toprağa. Güllerin bazı goncelerinin üzzerinde şebnemler vardı akşamdan yağan yağmurla. Gözüm gönlüm bayram ediyordu, çapkın bir rüzgâr bütün letafetiyle yanağımı yalayıp geçerken uçurup eteklerimi elimden tutar gibi sürükledi beni kocaman bahçede. En çok hanımeli ağaçları vardı ve, hanım eli hanım eli kokuyordu bahçe. Sanki bu köşkün sahibi hanımmış gibi bir hisle irkildim. Sanki bir an annem gülümsedi hanımeli ağacının dallarından.Elimde bir çanta içinde kalem kâğıt vardı ve ben kızın yanına kanepenin ucuna sessizce iliştim.
..
ailem varken hep sevdim sevildim el üstünde tutuldum babam bir dağ gibi arkamdaydı annem gül kokusuyla evimize mutluluk saçıyodu 4kardeşle mutluyduk felek sana ne yaptımda mutluluğu aldın benden baban yok şimdi annem de yok yalnız ve acıdayım söyle felek sana ne yaptım şimdi herkes kendi yuvasında namerdin bile ailesi yanında hayat neden oyun oynadın bana artık ne yaşamak nede mutlu olmak var bana felek son oyununuda oynadı yalnız ve çaresiz bıraktı beni söyle felek nesuç işledimde bu dünyada yalnız bıraktın beni mutsuz ve yalnızım kanadı kırık bir kuş gibi çırpınıyorum yok mu acımı dindircek merhem ailemi aldın merhemini ver bana felek yoksa ecelim olcam felek acıdan acıya attın söyle felek neyaptım sana
..
arandı dokundu anlamaya çalıştı nerede olduğunu zifiri karanlıktı her yer ayağı birşeye takıldı sandelye olabilirdi yürüdü duvarları takip ederek koridorda kapının kolunu buldu açtı salona girdi tökezliyerek dışardan kuş sesleri geliyordu havada sıcaktı balkona çıktı yaşamak güzeldi ona göre karanlıkta karanlık güzeldi çünkü o karanlıktaydı ama aslında kördü
..
Ben, hayata farklı bakmayı sevdim...
Hayata hep kuş bakışı baktım,
Ama kuş gibi bakmadım hiç…
Bakmaktan ziyade görmeyi,
Hissetmeyi, anlamayı,
Öğrenmeyi öğrendim hayattan...
Hep öğrenci oldum, hep öğrenci kalacağım...
..
Sürüler geçiyor gökyüzünden, kuş sürüleri.
Bitiyor kavuniçi renkli sonbahar mevsimi
Kış geliyor, elbet soğuklar geliyor
Bu göl buz olacağı günleri bekliyor
Sürüler geçiyor gökyüzünden, kuş sürüleri.
Son gelişimdi bu soğuk göle daha da gelmem,
..
Dalgalara ay ışıgı vurmuş,yakamozlar ışıl ışıl,,,, Islak ayaklarıma kumlar doluşmuş, Yakamoz,ların getirdigi,yosun kokusu,çektım içime çektım doğrusu,,, Ve senin kokunu hissetim.,,sen heryerdesin. Dönüyorum artık soğuk,duvarlar arasına. Penceremden güneşte girmez,kapılarım kapalı. Bır yanlız kuş,duvarımın üstünde,kanadından yaralı.ürkek bakışlarına takıldı gözlerım..ben sensızliğin girdabında,geçmişimi özlerim..... 15 09 2007.
..
Ölüm birden bire apansız yakalayacak beni,Son sözlerimi kimse işitmeden.Sevdiğimi son kez haykıramadan,bir göz kırpışı kadar çabuk olacak..Kimsenin gözünün içine bakamadan,söyleyemediklerimi söyleyemeden ve itiraflarım benimle gelecek,24 saatin hangi dakikasında olacak? ? ? ? Ağır ağır kayarak saçlarım ellerimden bir kuş muştusuyla gelecek baharı uzaklardan taşıyor gözlerime bir leke kalıyor alnıma seni görmeden bilmeden çekip gitmek koyuyor adama.... kalbim şimdi donarcasına üşüyor..Gitti biranda hayallerimde mezara gömüldü,bedenimle beraber bir hercümerc kaldı ruhumda belki yaşanacak bir muayyilerin tam zamanıydı işte şimdi ölüm öpüyor alnımdan siliyor tüm çirkinlikleri alınyazımdan..
..
Kuşlar uçarken kanatlarını semaya vura vura, yüreğini uzaklaştırdılar benden,sana iyi bakmalarını tembihledim onlara,kendi sütleriyle beslemelerini. kendi dünya görüşleriyle seni yüceltmelerini..kendileri gibi özgürlüğü yaşatmalarını istedim.sana suyun en temizini bulmalarını istedim çiçeklerin en nadidesi yanlarındayken.aşkıda ögretmelerini istedim onlardan,binlerce kus arasindan nasil eslerini bulabildiklerini mesela veya anaçlığı ve affediciliği ama bir gün geride dönmeyi öğretmelerini istedim onlardan,her yaz geldikleri gibi.bu sefer tek fark günesle anlastim ve yaz buralardan hic gitmeyecek.. yani hic uzaklasmak zorunda kalmayacaksin.
..